Şems-i Tebrizi'nin Öğretileri

Erkan Türkmen

Oldest Şems-i Tebrizi'nin Öğretileri Quotes

You can find Oldest Şems-i Tebrizi'nin Öğretileri quotes, oldest Şems-i Tebrizi'nin Öğretileri book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
~HAZRETİ MEVLÂNÂ CELALEDDİN-İ RUMÎ' Yİ ANMA VE ŞEB-İ ARUS ETKİNLİĞİ~
20- Balıktan gayrı her canlı suya çabuk kanar: Balığın suda yaşadığı bir gerçektir. Onlardan hangisi sudan kaçarsa balık sayılmaz. Aynı şekilde Allah'a inancı olmayan kişi de O'nun hakkında bahis açıldığı zaman kaçar ve bu yüzden sudan (Allah aşkından) uzak kalmak ister. Balık ise su yaratığı olduğu için sudan ayrılmaz; bir an ayrılsa bile yine ona döner (Mak. A,Arapça,170; Kon.344). Not: Bu açıklama Mevlâna'nın Mesnevisinin şu ilk 18 beytinde geçen balık kelimesine bir açıklama getirmektedir: Kim ki balık değilse, suya çabuk kanar, Günlük rızkı olmayanın zamanı zar zor geçer. 'Balık' Allah aşığı ve 'su' ise O'nun güzel cemalidir. Yani aşık O'nun cemalinden bıkmadığı gibi ona ebedi hayat verir.
Sayfa 151 - NÜVE KÜLTÜR MERKEZİKitabı okudu
9. Tanrı insana iki kalp vermedi:
Kur'an da şöyle bir ayet vardır " Tanrı insanın göğsünde iki kalp yaratmamistir" (33/4).Ayrıca "Ne varsa bize aittir veya ne varsa O na aittir" ifadesinde anlam bakımından bi fark yoktur .Tanrı hicbir zman Hallac-ı Mansur gibi 'Enel Hak' demedi. Kimse Beyazid-i Bestami gibi 'Benim şanim yücedir' iddiasında bulunmadı. ... ( Mak. A.253; Mak.M.185; Kon.II.60) Not: iki kalpten kasıt iki değişik karekterli beşeri özelliğin yaratılmayisidir
Reklam
Kim ki balık degilse, suya çabuk doyar.
Balığın suda yaşadığı bir gercektir. Onlardan hangisi sudan kaçarsa balık sayılmaz. Aynı şekilde Tanrı ya inancı olmayan kişi de O'nun hakkında bahis açıldığında kaçar ve bu yüzden sudan (tanrı aşkı ) uzak kalmak ister. Balık ise su yaratığı olduğu için sudan ayrılmaz ... (Mak.A.Arapça , 170;Kon.344).
kuşların efendisi
s175 Not: Tasavvufta 'Simurg veya Anka Kuşu' kamil insanı kast eder. Bütün kuşlar Simurg a ulaşmak ve görmek icn yola çıkarlar...
Önsöz
Şems-i Tebrizi'nin bize bırakmış olduğu tek eser onun "Makalat'ıdır. Makalat konuşmalar demektik. Mevlâna'nın Mesnevisi gibi bu eseri de Şems kendisi kaleme almış değildir. Konya'da, bulundu¬ğu iki buçuk yıl boyunca medrese ve camilerde verdiği vaazlardan oluşan bu eser, Mevlâna'nın teşviki ile müritleri tarafından kaleme alınmıştır. Bu konuşmalar mecmuası "Esrar-ı Şems al-Din-i Tebrizi" veya "Hırka-yı Şems-i Tebrizi" unvanlarıyla da Mevleviler arasında bilinmekte idi. Fakat en yaygın unvanı "Makaiat-ı Şems-i Tebrizi'dir. Bu eserin çeşitli nüshaları Türkiye kütüphanelerinde bulun-makta ise de çoğu eksik parçalardan ibarettir. İlk olarak İran'da Ahmed Huşnüvis tarafından bir edisyon kritiği hazırlanarak yayımlanmıştı. Fakat bu eser epey noksandı. En mükemmel diyebileceği¬miz bir başka edisyon ise İran'lı ilim adamlarından Muhammed Ali Muvahhid tarafından yayımlanan eserdir. Şems'in Makalatı gelişi güzel konuşmalarından oluştuğu için dil, üslup ve anlatımda yer yer kopukluklar ve Örgüde istikrarsızlıklar görülür. Hitap edilen kimi kişiler de esrar perdesinde gizlidir. Yazanlar, sanki Şems'in konuş¬malarını bazen özet halinde yazmaya çalışıyorlardı. Onun aşk denizi çok çalkantılı olduğu için her an yeni dalgalar meydana gelmekte ve fikirlerdeki durgunluk yok olmaktadır. Bunu kendisi de şu sözlerle ifade etmiştir; "Bende yazı yazma alışkanlığı yok ve yazıya dökme¬diğim sözler bende kalr ve her an yeni bir şekil ve biçim alırlar" (Makalat).
Sayfa 9 - NÜVE KÜLTÜR MERKEZİ - 2. Baskı - Arallk 2007Kitabı okudu
Prof.Dr. Erkan TÜRKMEN
Erkan Türkmen Hindistan'ın Peşaver şehrinde (şimdi Pakistan bölgesinde) 1943 yılında doğdu. Ecdadı Türkmenistan'ın Merv şehrinden Hindistan'a göç eden soylu Türk ailesine mensuptu. Dedesi Mirza Feridun Beg Türkmen ünlü şair ve yazar olup Celahndar şehrinin valisi olarak görev yaptı. Erkan Türkmen Pakistan'da Müslim Anglo Oriental College'yi
NÜVE KÜLTÜR MERKEZİ - 2. Baskı - Arallk 2007Kitabı okudu
Reklam
##Şems-i Tebrîzî Anlama Etkinliği## 2019
Şems henüz çocuk iken bazı olağanüstü hallere sahipti; öyle ki babası bile onu anlayamazdı. Şems bu durumu Makalat'ında şöyle anlatı: "Bu duacı küçüklükten beri acayip olaylarla karşılaşıyordu. Kimse bu halimi bilemezdi. Babam bile bu durumumu bilmezdi. Bana bir gün 'Sen yoksa deli misin? Hangi yoldasın bilmem? Nefsi terbiye edecek riyazetin falan yok' dedi ve sitemlerde bulunurdu. Bende kendisine şunu söyledim 'Senin ile olan ilişkim bir ördek yumurtasının tavuk altına koyup kuluçkaya yatmaya benzer. Kuluçka devresi bitince civciv çıkar ve büyüyünce ırmağın kenarına gider gitmez suya atlar fakat annesi tavuk olduğu için bunu yapamaz, ırmağın kenarında kala kalır. Şimdi babacığım ben deniz ile haşır neşir oldum. Bu su benim vatanım ve halimdir. Eğer sen de benim gibi isen o zaman gel gir bu suya, yoksa git tavukların yanına'. Babam dedi ki 'Eğer senin dostlarına davranışın bu ise düşmanlarına neler yapmazsın!' (Mak.M.77l Kon.42).
Sayfa 18 - NKM YAY|NLARI 2.BASKIKitabı okudu
##Şems-i Tebrîzî Anlama Etkinliği## 2019
Çok gezdiğı için ona Şems-i Pervane (Uçan Şems) denilmiştir. Sipehsalar onu şu vasıflarla nitelemiştir: ' 'Sultanul Evliya' (Evliyaların Sultanı); 'Sultan ul Vasilin' (erenlerin sultanı); 'Tac ul Mahbubayn' (Sevgililerin tacr; 'Kutb al-Arifin' (ariflerin kutbu); Fahr ul muvahhidin (Vahdetçilerin övüncü); Ayetul tafdillul ahırin al alevvelin (sonra gelenlerin önceki gelenlerden üstün oluşunun kanıtı); Hüccet ul Allah alal muminin (müminler için Allah delili sayılan) Varis ul enbiya va al mursilin (peygamberler ve enbiyaların varisi); Dınin, halkın ve bizim efendimiz,Hak'ın güneşi (Şems). Mevlana ise onu Hüsrev-i Azam Yüce Sultan); Hudavend-i Hudavendan-ı Esrar (Gizler sahibi efendilerin efendisi); Sultan-ı Sultanan-ı Can (Canın Sultanlann Sultanı); Nur-i Mutlak (Mutlaİ Nur); Canı Cananı Can (Canın Canlarının Canı); Şemi' Nuh Felek (Dokuz Göğün Işığı); Bahr-i Rahmet (Rahmet Denizi); Mağfer-i Afak (Göklerin Kıvancı) gibi hitaplarla anar.
Sayfa 19 - NÜVE KÜLTÜR MERKEZİ - 2. Baskı - Arallk 2007Kitabı okudu
##Şems-i Tebrîzî Anlama Etkinliği## 2019
Cami (bkz.s.465) yanlışlıkla bizim Şems'i, Hindistan'da yaşayan ve Bahaeddin Zekeriya ( l l70- 1267)'nn müridi olan ünlü Şems-i Tebriziyi Sebzvari ile karıştırmıştır. Bahaeddin Bağdat'a giderek Şehabeddin Sühreverdi'nin müridi oldu ve daha sonra Pakistan'ın ünlü şehri Multan'a gelip yerleşti . Fahreddin-i Iraki ve Hintli Şems onun müritleri idiler (bkz.Kadı Seccad Hüseyin s.5) . Fahreddin-i Iraki Konya'ya gelerek Şeyh Sadreddin Konevi'ye gönül bağladı ve Mevlana'nın Mesnevi'sini Hindistan'a iIk tanıtan o oldu. Bahaeddin Zekeriya, İsmailiye firkasının önderidir. Bu sebeple bizim Şems'imizin ne İsmailiye ne de Fahreddin-i Iraki ile pek ilgisi yoktur. Zaten Şems'in Maİalat'ında görüştüğü şeyhlerin adı geçerken Bahaeddin Zekeriya veya onun müritlerinden hiç bahis yoktur. Bu sebeple bir çok bilim adamı yanılgıya düşmüştür (Mesela Fuad Köprülü, ilk Mutasavvıflar, s.187)
Sayfa 20 - NÜVE KÜLTÜR MERKEZİ - 2. Baskı - Arallk 2007Kitabı okudu
131 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.