Duada aslolan samimiyet ve içtenliktir. Gönlümüzü avuçlarımızla aynı istikamette açmamız gerekir. Kötü bir niyetle yola çıkan dua yolda kalmaya mahkumdur. İki inanmış kişinin duaları birbirini yiyip bitirmeye yönelik bir fesadı içerisinde barındırıyorsa, mutlaka bir yol kazasına uğrayacaktır. ''Benimle ilgili ne düşünüyorsan Allah sana iki katını versin'' diyen adamın haykırışını da es geçmeyelim. Kıskançlık, haset, ihtiras ve rekabet hissi neredeyse duaların eski alanına kadar girebilmiştir. Komşusuna ''ben hep senin duaların gerçekleşmesin diye Allah'ıma dua ettim'' diyen birinin duasında kalp ve kafa devre dışı kalmış demektir. Bazen ısrarlı ve içtenlikli duaları Allah karşılıksız bırakır. Bu, bir şeyi sadece sizin istemenizin yeterli olmadığı, onu aynı zamanda Allah'ın da istemesi gerektiği anlamına gelir.
Dağları yüreğine yüklercesine göğü gönlüne ekleyerek yattığı,i oturduğu ya da dolaştığı yerde Allah'a dua eden kişinin kıblesi, kalbinin attığı yerdir.
Ey sahip olduklarının nereden geldiğini hemencecik unutan okur' Avuçlarını kaşık gibi veya kepçe nispetince de açsan, sana düşecek olan yine yüreğinin derinliği karadır.
Şunu unutma ki, duanın kabı yoktur, onu pet şişelerde, teneke kutularda ve standart poşetlerde değil, göğüs kafesinde biriktir!
