Hayatımızın normallik süreci böyle başlamıştı. Günlük hayatın, devamlı aynı şeyleri öğütmenin er ya da geç bizi de bozacağından ve o kötü ve kirli havalarla birlikte sihrin kalkıp da, kepenklerin arasında boy göstermesinden korkuyordum. Her birimiz, diğerinden koparan yeniden kendini, kendi sorunlarını düşünmeye koyulacaktı. Bir süre sonra, yanılsama bittikten ve yanılsamayla birlikte, diğerinin kusurlarını silen iyiliksever körlük ortadan kalktıktan sonra çiftleri saran mat perde bizleri de kaplayacaktı. Böyle oluyordu, annemlere böyle olmuştu.
Eksikliğini duyduğumuz şeyin yarası asla iyileşmez içimizde, ona ayak uydururuz sadece, başka gerçekler anlatırız kendimize. İhtiyarlar gibi, hayatın özlemini kendimize katar, kendi kendimize yaşarız.