Büyük İskender'in etrafi dalkavuklarla doluydu. Dalkavuklar insanı kibir obezi yaparak onun mahvına yol açarlar. Büyük İskender'in dalkavukları onu Tanrı Zeus'un oğlu olduğuna inandırmişlardı. İskender buna inanmıştı. Bu nedenle dünyanın bütün topraklarını fethetmeyi kendine hak görüyordu. Kimseyi dinlemiyordu. Hatta tek kibritle Persepolis kitaplığını yakmıştı. Çünkü artık bilgiye ihtiyacı yoktu.
Bir gün bir savaş meydanında yaralanmış ciddi bir kan kaybı yaşıyordu. Dalkavuklarını çağırdı. Onlara yüksek sesle bağırdı. "Hani ben Zeus'un oğluydum. Öyleyse bu kan ne?" İnsan olduğunu o zaman anlamış ama çok geç kalmıştı.
Büyük İskender'in söylediği her söz gerek korku, gerek dalkavukluk, gerek inanmışlık nedeniyle meşru kabul ediliyordu. Onun her yaptığı adalete uygun sanılıyordu. Zeus'un oğlu gibi algılanıyordu.