-“Ona aşık olduğumu söyledim,” dedi fısıltıya dönüşen bir sesle. “O ise bana sadece bunun yetmeyeceğini söyledi.” Gözleri kocaman açılmış umutsuzca bakıyordu “Ben bununla nasıl yaşarım?”-
Aşk nasıl olur da insana yetmezdi? Hani sevgi her şeyin üstesinden gelebilirdi? Bir insanı ayakta tutan sevgisiydi onu alınca hiçbir şeyi kalmıyordu?.. ne olmuştu o aşka? Yoksa, gerçek olan sevginin her şeyi çözemediği miydi?
Yaşadığı travmatik olay sonrasında yaşamı değişen ve bunu aşamayan bir kadın, ondan eksik kalır yanı olmayan başka bir trajedik olay sonrasında yaşamını tekerlekli sandalye ve bakıcılara bağlayan bir adam. İkisi de bunları yaşamasaydı muhtemelen birbirinin yanından geçip giden iki yabancı olacaktı sadece. Ama kader oyunlarıyla bu ikilinin iplerini birbirine kördüğüm etti. Bu düğüm, her ne kadar öyle görünmesede, iyileştirdi herkesi aslında. Bazen özgürlükle, bazen aşkla, bazen bir başkasının acısını kendi acısı gibi sahiplenmekle,
bazen ise umutla iyileştirdi. Siyah ve beyazı zarifçe birbirine karıştırdı; siyaha biraz beyaz, beyazaysa biraz siyah kattı. Hikayenin sonunda beyaz yeni bir renk alırken siyah ona karışan beyazı yuttu ve istediği karanlığa kavuştu.