Haklı ya da haksızlık yoktu belki de.
Çoğunlukla öyle değil miydi zaten hayatta?
Suçlu haksız bulmak neredeyse imkansızdı.
Oysa bir suçlu,bir haksız,bir kötü arayarak geçiyordu çoğumuzun gunleri...
Gülümsedi Orhan
"Seni çok seviyorum Ayşe".
"Ben de seni."
Orhan seviyordu Ayşe'yi. Onunla tanıştıktan sonra tüm geçmişi silip atmıştı. O güne kadar yaşadıklarını geride bırakmıştı. Tüm o kadınlara mesaj atmış bir daha görüşemeyeceklerini söylemiş arkadaşlıklarını da gözden geçirmişti. Her otuzuna gelen erkeğin yaptığı bir şeydi bu. Hayata ve ilişkilere dair düşünmek.. Biraz daha oturmuş, istikrarlı bir yola girmek..
Orhan için böyle bir düşüncenin fitilini ateşleyen de Ayşe olmuştu.
"Bak!"
Parmağındaki yüzüğü gösteriyordu Serap.
"Nışanlı mısın?"
"Hayır, nışan sağda olur, evlendim."
"Ne zaman? Hiç haberim olmadı."
"Ohoo.. Yedi sene önce."
Hesap etti Ayşe. Yani yirmi bir yaşında mı evlenmişti Serap?
"Ne kadar çabuk.. Acelen neydi?"
"Çok seviyordum. Seviyordum da ne demekse, sanki şimdi sevmiyor muyum? Daha çok seviyorum, laf işte. O da bana aşık.
Görsen, bir aradayken birbirimize sarılıp saatlerce öyle duruyoruz."
Demek ki aşk bitmiyordu. Bitmeyebiliyordu
İçine bir umut doldu
" Güzel tabii. "
" Bence hayatta en güzel şey biriyle birlikte olmak. Aşık olmak, bağlanmak.. "
"Aşk bu. Hesap kitap yaparak yaşanmıyor ki.."
Olur mu öyle şey kızım? Aşkmış.. Hepsi palavra bunların. Sulu göz genç kız romanlarından öğreniyor insanlar aşkı.. "