Bir Fitnenin Otopsisi

Sentez İhaneti

Caner Kara
Dualarımızın sonu, dileklerimizin ilkidir: Tanrı Türk’ü Korusun!
Atsız geleceği görüyor.
Bazı partiler dinî taassubu seçim kaygısı ile istismar ettiler.
Sayfa 87 - Atsız, Hasan Bağcı’ya Ötüken’de cevap veriyor:Kitabı okudu
Reklam
Partilerde ülkü yoktur. İktidara geçmek veya orada kalmak için en aşırı tavizlerden çekinmezler.
“Türklerden “siz” diyerek bahseden adamlar, Tanrı Dağı kadar Türk olacak! Komik şey...”
Sayfa 232
Said-i Nursi denilen adam, eskiden Said-i Kürdi diye birtakım risaleler yayınlayan, Türkçe bilmez, daha nokta ile virgülün nerede kullanılacağını bilmekten aciz, Şafiî mezhebinden bir Kürt'tür.
1966 yılına gelindiğinde, 4. Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’e, sağlık sorunları nedeniyle iş göremez raporu verilmiş ve meclis tarafından görevden alınmıştı.
Sayfa 51
Reklam
Alparslan Türkeş: “Ben, geçen iki yıllık sürgün günleri esnasında, temas ettiğim Amerikalılara solcu olmadığımızı, NATO ve CENTO çerçevesi içinde, Batı dünyası ile yan yana bulunmayı, temel politika kabul ettiğimizi anlatmaya ve ikna etmeye çalıştığım halde, halâ inandıklarını kestiremiyorum.”
Sayfa 44
Dualarımızın sonu, dileklerimizin ilkidir: Tanrı Türk'ü Korusun!
İnsanların hayatlarında, yeni bilgiler edindiklerinde, çevreleri değiştiğinde ve sair etkenlerle fikirlerinin değişmesi normaldir. Bu fikirlerin bir ayda değişmesi de normal midir ?
Milliyetçi, en basit tarifiyle milleti, milliyeti her şeyden üstün tutan kimse demektir. (Atsızın Ötükende başda Ali Fuat Başgil olmakla bütün Anadoluculara ve İslam Sentezcilerine yazdığı yazıdan bir kesit)
Reklam
Numan Esin, Ahmet Er ve Muzaffer Özdağa yazdığı mektupta, prensinplerinin başına "Türkçüyüz" kelimesini koyan Türkeş, bir ay sonra ekipten, yani 14'lerden bir diğeri olan Orhan Erkanlıya "Türkçüler var, biz onlardan değiliz, biz Türkiyeciyiz" diyor.
”Yobazlık milletlerarası hastalıktır. Kızılı olduğu gibi yeşili de olur.”
Sayfa 94 - Atsız, Nurculara, “Yobazlık bir fikir müstehasesidir.” Adlı yazısında seslenir:Kitabı okudu
Zayıf, kuvvetliden nefret eder. Bu nefretini, meselâ, kuvvetin hayvanî bir vasıf olmasıyla ileri sürer.
Sayfa 36 - Atsız, Falih Rıfkı’ya cevap veriyor:Kitabı okudu
Bütün yarışlar böyledir. Yarış başlarken pek neşeli olanların, büyük bir hızla ileriye atılıp ilk hamlede diğerlerini geçenlerin, biraz sonra yorulup yarışı bıraktıkları çok görülmüştür.
"Hele Türklerin İslamiyet'ten sonra büyük devlet kurabildikleri iddiası ise sadece gülünçtür. Çin seddinden Avrupa ortasına kadar uzanan büyük ve şanlı Kun Devleti yedi yüzyıl sürmüş; Çin'den, Doğu ve Batı Roma'dan haraç almıştır. Basit bir barbar topluluğu ne bu kadar uzun yaşayabilir, ne de bu büyük ve medeni devletleri vergiye bağlayabilirdi." - Atsız
Resim