Kürt Tarihi

Şerefname 1.Cilt

Şerefhan Bitlisi
Hedefi aşka varmak olan kimsenin Kuşkusuz yüzünde bir nur belirir.
__ Zamanın evlatlarında vefa arama, gönül! Çünkü bu yoldaşların yaradılışında mertlik yoktur. __
Reklam
Sen aslan da olsan düşmanı küçümseme Dikkatli ol çünkü o, arslan avcısı olabilir İyi olmana güvenme sakın ey yiğit! Dünyada iyiden daha iyi olanlar var çünkü Demir pençelerine de güvenme Ki demirciler eritebilirler demiri.
Sayfa 175 - NûbiharKitabı okudu
Selçuklu Atabeyleri'nin Kürdistan, özellikle de Bitlis kalesi ve şehri üzerindeki egemenlikleri 40 yıldan fazla sürdü. 576 (1180-1181) yılında Atabeyli Sultan Salihuddin bin Nureddin bin Seyfeddin Gazi Mısırlılar'la girdiği savaşta yenilgiye uğradı. O günden sonra Atabey devletinin güneşi batmaya başladı. Bu zaman zarfında yabancılara boyun eğmektense dağlara çekilip ormanlarda vahşi bir hayat sürmeyi tercih eden Rojkîler uygun bir fırsatın doğmasını bekliyorlardı. Bu fırsat çıkar çıkmaz da avına saldıran aslanlar gibi dağlardan Atabeylere hücuma geçtiler. Keskin kılıç darbeleriyle toprağı kanla suladılar ve Atabeyleri oradan söküp çıkardılar. Selçuklu Atabeyleri tarafından Bitlis'i yönetmekle görevlendirilen şahsın Bitlis ve Ahlat şehirlerinde cami, han ve kemer gibi birçok hayır eserleri vardı. Bir rivayete göre Bitlis şehri Atabey Kızıl Arslan'ın yönetimindeydi. Her halükarda, Irak-ı Arap muhafızlığının Aksungur'a ve Azerbaycan muhafızlığının da İldeniz'e verilmesi tarihi birbirine tamamen uygun düşmektedir. Çünkü ikisinin yönetim dönemleri aynıdır. Halen Bitlis vilayetinde bulunan Seracîyan topluluğu bunların torunlarıdırlar. Seracîyan sözcüğü Selçukîyan sözcüğünün bozulmuş halidir. Tac Ahmed, Kara Köte, Kuli Özbekan aileleri ve diğerleri bu taifedendirler.
Sayfa 400 - NûbiharKitabı okudu
Kürtler isimlerin sonundan bir kaç harf atarak kısaltmaya eğilimlidirler. Örneğin Şemseddin’e Şemo, İzeddin’e Ezo, Cemşid’e Cemo, Ebdal’a Ebdo derler.
Sayfa 253
Ahlaat^⁠_⁠^
Ahlat 'ın son derece temiz ve güzel bir iklimi vardır.
Sayfa 387
Reklam
Gazi Sultan, Bitlis vilayetini Sultan'ın gücünden kaçarak Acem ülkesine sığınan Bitlis Hükümdarı Şemseddin Han'dan almaya karar verdiğinde Baykan, Modiki, Zeydanî ve Bilbasi aşiretlerinin hepsi başkaldırdılar ve Osmanlı devlet adamlarına ve görevlilerine karşı üç yıl süreyle isyanlarını sürdürdüler. Hatta Sultan, Kürdistan'ın bütün beylerine ve hükümdarlarına, bu asilerin üzerine bir anda yürüme emrini verdi. Buna rağmen bunlara boyun eğdirilemedi. Sonunda Sultan Süleyman siyaset ve dehasını kullandı, Kifendur vadisinin halkı ile Baykan aşiretini Hazzo Hükümdarı Bahaddin Bey aracılığıyla kendine çekti ve Bahaddin Bey'i onların teslimiyle görevlendirdi. Sonra da Şeyh Emir Bilbasî'nin iki oğlu İbrahim Bey ile Kasım Bey'i kendine çekti ve gözlerini paraya, makama çevirdi. Ancak bu şekilde Bitlis'i ele geçirebildi.
Sayfa 395 - NûbiharKitabı okudu
Dünya sel yolu üzerindeki harap kaledir, Sanma ki bir avuç çamurla mamur olacak.
Bütün devletler ittifaktan doğar Devletsizlik ise nifaktan doğar.
Akkoyunlu Sultanı Bayındırlı Hüseyin Bey Kürdistan vilayetlerini ele geçirmeye niyetlendi ve bir Türkmen topluluğunu Hasankeyfi istila etmek üzere görevlendirdi. Bunlar Hasankeyf kalesini kuşattılar. Fakat savaş yoluyla emellerine ulaşamadılar. Bu yüzden hile ve oyunlara başvurdular. Melik Halef'in oğullarından birini kendilerine çektiler ve amcasını öldürdüğü takdirde bu ülkenin hükümdarlığını kendisine vereceklerini taahhüt ettiler. Bu aldatılmış serseri amcasını yalnız bulduğu hamamda öldürdü. Böylece bu köklü hükümdar ailesinin son beyini ortadan kaldırmış, ayrıca akrabalık bağını da kesmiş oldu. Bunun sonucu olarak yönetim meşru varislerinin elinden alındı ve Türkmenlerin eline geçti. Onlar, katile verdikleri sözü de yerine getirmediler ve katil rezil olmaktan, utanmaktan başka bir şey elde edemedi.
Sayfa 199 - NûbiharKitabı okudu
Reklam
Şeref Han 939 (1532-1533) yılında da Van gölünün ortasında bulunan Ahtamar kalesini ele geçirmeye yöneldi. Bu kale eski zamandan beri Rojki aşiretinin egemenliği altında bulunuyordu. Fakat son zamanlarda Şenbo hükümdarları tarafından ele geçirilmişti. Şeref Han birkaç gemiye asker ve cephane doldurarak bunlarla kaleye saldırdı ve çarpışarak orayı da ele geçirdi. Bu kalenin o zamanki yöneticisi olan Hakkârili Melik Bey'in oğlu Rüstem Bey de bu çarpışmada bir tüfek kurşunuyla öldürüldü. Bohtanlılar'ın istila etmiş oldukları İs'ird ( Siirt) bölgesini onlardan alarak, eski hükümdarı olan Hasankeyfli Melik Halil'e verdi. Nitekim daha önce anlatılan olaylarda da bu, detaylı olarak geçti. Şeref Han ayrıca, Melik Halil'den Erzen Nahiyesi'ni alıp Sasonlu Muhammed Bey'e verdi. Ayrıca Şeref Han, Şeyh Emir Bilbasi'yi, Hakkârili İzzeddin Şir'in yardımına ve onu, Kızılbaşlar'ın kendisine karşı desteklediği Mahmudiyan aşiretinin şerrinden kurtarmaya gönderdi. Ayrıca, Kızılbaş Ürkmez Sultan'ın Van kalesine hapsetmiş olduğu İvaz Bey Mahmudi meselesine müdahale etti ve daha önce anlatıldığı gibi kendisini güç kullanarak serbest bıraktırdı.
Sayfa 465 - NûbiharKitabı okudu
Hizan vilayetinin aşireti Nemiran adıyla bilinir. Böyle adlandırmalarının nedeni şudur: Aşiret ve kabilelerin görev ya da ulufe sahibi olan herhangi bir ferdi öldüğünde, yönetici bu ulufeyi eksiksiz olarak ister küçük ister büyük olsun çocuklarına dağıtırmış. Böylece geçimlerini sağlayan kişi ölmemiş gibi maddi durumlarında bir değişiklik olmazmış. Bu nedenle onlara Nemiran (ölmezler) adı verilmiştir. Bu aşiretin hükümdarları büyük sultanlarla uzlaşı yolunu izlerler. Bu sayede ikide bir Kürdistan'ın başına gelen felaletler sırasında büyük sultanlar bura halkına göz yumarlar. Nitekim fatihler birkaç defa Kürdistan'ı bir baştan bir başa alt üst ettikleri ve Kürt beyliklerinin çoğu sahiplerinin elinden alındığı halde bu aşiretin toprakları izledikleri akıllı siyaset sayesinde hükümdarlarının elinde kalmıştır.
Sayfa 255 - NûbiharKitabı okudu
Muş kelimesi Ermenice'de 'duman' anlamına gelmektedir. Orada yoğun dumanın etkisiyle meyve veren ağaçlar az dır. Fakat şehrin çevresinde üzüm bağları vardır. Bağlar dağın yükseklerinde yer almaktadır. Üzüm fidanlarını alçak ya da yamaç topraklara nakletmek istedikleri zaman o fidanlar kurur. Büyük miktarda tahıl ve darı yetişir. Geniş bir düzlüğü ve verimli otlakları vardır. Halk buralarda çok fazla sayıda sığır, manda ve koyun beslemektedir. Kotan denilen çiftlerin her biri bir çift öküze bağlanır ve yan yana 24 öküz ve manda bağlanarak çift sürülür. Türkler Muş düzlüğüne 'Muş Ovası' derler. Tahminen 10-12 fersah uzunluğu ve 4-5 fersah genişliğe sahiptir. Her zaman çiçekler ve reyhanlarla kaplıdır. Ova, yeşilliklerle kap- lı dağlar ile çevrelenmektedir. Dağları her zaman karlı olup her tarafında soğuk suyu olan çeşmeler ve dereler mevcuttur. Fırat Nehri ovanın kuzeyinden gelir ve düzlüğün üçte birini dolaştıktan sonra güneye yönelir. Nemrut dağından çıkan ve Karasu adıyla bilinen nehir ise doğu yönünden gelmekte ve yaklaşık olarak düzlüğün ortasında Fırat'la birleşmektedir.
Sayfa 389 - NûbiharKitabı okudu
Sende bir kıl ucu kadar varlık var oldukça Gafil kalma, çünkü putperestlik bakidir. Hayalimdeki putu kırdım sanıyor, Rüstem. Ama hayalde kırdığın put gerçekte bakidir.
Sayfa 300 - NûbiharKitabı okudu
Bir hata bulduğunda üstünü ört, kınamaya başlama Hiçbir insanın nefsi hatasız değil çünkü Baksana Güneş'e, tüm dikkatine rağmen Her zaman aynı çizgiden geçemiyor.
Resim