Nazım Hikmet'i ilk defa festivalde gördüğüm zaman, Türkiye'den kaçalı pek az olmuştu. Seyahate ilk çıkışı, Berlin'e ilk gelişiydi. Omuzlar, eller üzerinde taşınıyordu. Sevinçliydi, mutluydu. Her gittiği yerde sonu gelmeyen alkışlar "Yaşa Nazım!" sedaları yükseliyordu. Herkes tarafından bu kadar sevilen, bu kadar sayılan bu insanın bize ait olması nasıl da gururlandırıyordu oradaki bir avuç Türk gencini, anlatamam.