Yarı masal yarı gerçek... Hem uzak ihtimaller diyarı hem burnumuzun dibi!
Klasik bir Anadolu ailesinin köyden kente göçünü diyaloglara dahi ihtiyaç duymadan soluksuz yazmış Latife TEKİN. Sanki masanın başına oturmuş, yazmış ha yazmış hiç kalkmamış başından. Ben de okudum ha okudum, kuşun kanat çırpışı misali ilerledi sayfalar.
Her sayfada beni huzursuz eden bir taraf buldum, çünkü kendimi her sayfada başka bir kahramanda buldum. En çok da DİRMİT'te. Kitaptaki bildik manzaralar hem rahatsız edici hem büyüleyici. Bu büyünün etkisinde kalıp kitabı elimden bırakamadım, bıraksam göz ucuyla kitabı izlemeye, içimden Dirmit'le konuşmaya devam ettim. Ben Dirmit'i duydum, bir ağıt da kendime yaktım. Eminim kitabı okuyan birçok kadın da yaşadıklarına ve yaşayamadıklarına bir ağıt yakacaktır.
Kitabı okumakta geç bile kalmışım.
* Kitap bana hem Yüzyıllık Yalnızlık tadı verdi hem de soluksuz anlatımı bakımından Ayfer TUNÇ'un Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi'nin tadını verdi. İki eserin de bende yeri ayrıdır.