Sevginin Saklı Simetrisi

Bert Hellinger

Oldest Sevginin Saklı Simetrisi Posts

You can find Oldest Sevginin Saklı Simetrisi books, oldest Sevginin Saklı Simetrisi quotes and quotes, oldest Sevginin Saklı Simetrisi authors, oldest Sevginin Saklı Simetrisi reviews and reviews on 1000Kitap.
Yumuşacık suyun, zamanla güçlü kayaları nasıl mağlup ettiği bilgisini edinmişti o. Güçlünün zayıf olduğunu anlıyorsun değil mi?
Bu kitabın içeriğinin yanlış anlaşılma ve septik ya da öf- keli kişiler tarafından reddedilme olasığı vardır. Kolay etki- lenen kişiler okuduklarını evrensel gerçekler olarak yo- rumlama eğilimi gösterecektir. Hellinger söylediklerini her zaman bunlar ebedi ya da mutlak gerçeklermiş gibi ifade eder, ancak dikkatli bir gözlemin ortaya koyacağı gibi tera- pötik müdahaleleri belirli bir terapi bağlamı dahilinde be- lirli bir bireye yöneliktir.
Reklam
Farklı okullardan terapistler yakın ilişkiler sisteminde işbaşında olan saklı dinamikleri gün ışığına çıkarmada aile dizimlerini otuz yılı aşkın bir süredir kullanıyor. Yöntemi Bert Hellinger keşfetmedi ama yıkıcı dinamikleri görünür hale getirmenin ötesinde nasıl genişletilebileceğini o ortaya çıkarmıştır. Hellinger, aynı yöntemin, insanların ne yapıla- bileceğini görmelerine yardımcı olacak şekilde nasıl kulla- nılacağını ve aile dinamiklerini sevginin gerektirdiği saklı sistemik düzenlerin sevginin serbestçe akışını sağlayacak şekilde yeniden kurulacağı biçimde değiştirmede temsilci- lerin tepkilerinin nasıl kullanılabileceğini bulmuştur. Buna da inanmak güçtür fakat bir aile diziminin iyi bir çözüm ge- tirmesinin ardından bazen orada bile bulunmamış aile bi- reylerinin davranışları iyiye doğru değişir. Ampirik olarak gözlemlenmiş olguların1 sunumu olmakla birlikte bu kitap bilimsel literatürün alışılmış yöntemlerinin ötesine geçiyor. Bilim dili kesinlik gerektirir ancak bu ruhu ik- na etmez. Öte yandan metaforlarla yüklenmiş şiir ve hikâyeler ruhu anlam araştırmasına teşvik eder fakat pek çok farklı yo- ruma açıktırlar.
Tanrı’ya Layık Minnet Adamın biri, tehlikeli bir durumda hayatı kurtulduğu için kendini Tanrı’ya çok borçlu hissediyormuş. Bir dostuna, ne yap- sa da minnetini Tann’ya yaraşır bir biçimde ifade etse diye sor- muş. Dostu ona bir öykü anlatmış: Bir kadım bütün kalbiyle seven bir adam varmış, ona evlenme teklif etmiş. Kadınsa başka planlan olduğunu, evlenemeyeceğini söylemiş. Günün birinde, birlikte yolda yürürlerken kadın adımı­ nı bir arabanın önüne atmış, adam tutup çekmese ezilip gidecek- miş. Kadın dönmüş ona ve “Şimdi seninle evlenirim!” demiş. Sence bu adam kendini nasıl hissetmiştir, diye sormuş dostu. Diğeri yüzünü buruşturmuş ama yanıt vermemiş. “Görüyor mu- sun” demiş dostu, “Belki Tanrı da sana karşı böyle hissediyordur”. Kendi edinimimiz olmayan iyi talihi tehdit edici, kaygı verici bir şey olarak algılama eğilimimiz vardır; gizliden gizliye, mutluluğum uzun başkalarının ya da kaderin düş­ manlığını uyandıracağına inanırız. Hepimiz m utluluğun bir tabuyu yıktığını ve sanki mutlu olmak kendimizi tehlikeye atmakmış gibi bizi suçlu duruma düşürdüğünü hissetme eğilimi içindeyizdir. İçten şükran bu kaygıyı azaltır. Bu- nunla birlikte, başka birinin talihsizliği karşısında talihli ol- duğumuzun onayı tevazu kadar cesaret de gerektirir.
Erkek ve Kadın: Ailenin Temeli Ailenin temeli bir erkekle kadın arasındaki cinsel çekim- dir. Bir erkek bir kadını arzuladığında, bir erkeğin gereksinip de sahip olmadığını arzular. Bir kadın bir erkeği arzuladığında da kadın olarak kendinde eksik olanı arzular. Erkek ve dişi birbirlerini karşılıklı belirleyen ve bütünleyen tamamlayıcı bir çift oluştururlar. Her biri diğerinin gereksindiğidir, her biri di­ ğerinin öyle oluşuna gereksinir. Sevgi başarıya ulaşacaksa ol- duğumuzu vermek, eşimizden de gereksindiğimizi almak zo- rundayız. Kendimizi vererek, alarak ve eşimize sahip olarak erkek ya da kadın olur ve onunla bir çift oluştururuz. Cinsel yakınlıkta sevginin ifadesi ve kimi zaman tek ba­ şına cinsel ilişki çoğunlukla eşleri istesinler istemesinler onları birbirine bağlar. Bağı kuran niyet ya da seçim değil, bedensel eylemin kendisidir. Bu dinamik, bazı tecavüz ve ensest kurbanlarının suçlulara karşı takındıkları koruyucu- lukta gözlemlenebilir ve bu rasgele cinsel karşılaşmalar ömür boyu sürecek izler bırakır.
Ebeveyn ve Çocuklar Ana baba ile çocuklar arasındaki sevgi, diğer ilişkilerde de olduğu gibi bağ, alma verme ve işlevlerin gereğince pay- laştırılması zorunluluğu altındadır. Diğer sevgilerden fark- lı olarak ebeveyn-çocuk arasındaki sevgi, alma verme ara- sındaki eşitsizliğin korunmasıyla başarıya ulaşır. Ana baba ile çocuklar arasındaki ilk sistemik sevgi düzeni, ebeveynin vermesi, çocukların da almasıdır. Çocukların ana babalarından -onların kim oldukları ve yapmış olabileceklerinden bağımsız olarak- aldıkları en de­ ğerli şey, yaşam fırsatıdır. Yaşamı ebeveynden alırken ço- cuklar ana babalarını ve onların kendileri için olası yegâne ebeveyn olan ana babalarını da alırlar. Çocuklar ebeveynin kendilerine verdiği yaşama hiçbir şey ekleyemez, çıkara- maz ya da geri çeviremez. Kendilerini ana baba olarak ço- cuklarına verdiklerinde ebeveynin de buna bir şey ekleme- si ya da bundan bir şey esirgemesi mümkün değildir. Ebeveyn ile çocuk arasındaki ilk alma verme, armağan ya da ayrıcalıkların alınıp verilmesinden farklıdır. Çocuklar ebeveynden yaşamı aldıklarında, ebeveynin daha önce ken- di ana babasından aldığını alırlar. Bir anlamda çocuklar, ana babaları ve onların ana babalarıdır.
Sayfa 147Kitabı okudu
Reklam
105 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.