Dramın olmadığı yerde ben bir tane yaratırım. Kaosun olduğu yerde kendimi daha rahat hissederim. Gerginlik beni besler.
Kaygılanmam, çılgınlaşırım.
Mutlu olmam, coşarım.
Mutsuz olmam, berbat hissederim.
Ayrıca acı çekmek sanatında ustalaştım.
Bizim aşkımız yemekti; yemek yemek bizim sevilme tarzımızdı. Ailemizin olmadığı yerde yemek vardı. Babalarımız kalkıp giderken yemek yanımızda kalıyordu. Yemek bizi İncitmıyordu. Yemek hayır demiyordu. Yemek dayak atmıyordu. Yemek sarhoş olmuyordu. Yemek her zaman yanımızdaydı; tadı güzeldi; üşüdüğümüzde sıcak; sıcaktan bunaldığımızda soğuktu. Yemeği sevgiye en yakın şey olarak bildik biz.
Fakat yemek yalnızca sevginin yerine koyduğumuz bir şey. Yemek sevgi değildir, hiçbir zaman da olmadı.
Bir çocuğun paramparça yaşamını bir yetişkin bedeninde tecrübe etmenin belirtilerinden biri de kendimden emin bir haldeyken, göz açıp kapayana kadar, kedere boğulmaktır.