Kadınlar, güçlü olmak için oyun oynuyorlar. Kadınlığın temelinde olan şefkat ve teslimiyeti bir yana bırakıp güçlü görünmek adına asık yüzlü, inat, iddiacı ve sert olmaya çalışıyorlar.
Erkekle güç çatışmasına giriyorlar.
Evlerde yaşanan huzursuzlukların çoğunun temelinde kadın-erkek güç çatışması vardır. Rabb'imiz, güç çatışmasına girmesinler diye, kadınlara gizli güçler, erkeklere açık güçler vermiş. Birbirlerini tamamlasınlar diye.
Kadın kendine verilmi§ güç ve kabiliyeri kullanınayıp er keksi roller alarak, erkek silahı ile silahlaruyor. Kendine bir za rar gelmesin diye de kibirden bir kalkan örüyor. Evlendirme programianna bir bakın, kadınların ne hale gelmi§ olduğunu görürsünüz.
Erkekler güçlüdürler; fakat kadına kar§ı zayıftırlar. H z .
Mevlana bunu güzel bir misaile anlatır:
"İnsan, yiğitlikte Zaloğlu Rüstem bile olsa, Hamza'dan bile cesur olsa yine de hükmetme hususunda kansının esiridir. Gö rünü§te su, ate§ten üstündür... Fakat ikisinin arasına bir tence re (sevgi) girdi mi ate§ o suyu kaynatır, buharlaştırır, yok eder.
Görünü§te su nasıl ate§ten üstünse sen de kadından üstünsün; fakat hakikatte ona mağlupsun, onu istemektesin."
"Şah bile sevgiye kuldur, köledir." Kadının asıl istediği sevgi dir. Sevgiyi de erkekten kavga ederek alamaz . Bu yüzden de ka dını mutlu etmeyecek sahte güçler, kadına yük olmaktan ba§ka bir i§e yaramaz.
Bekarlar bana çok soruyor: "Eş seçerken neye dikkat edelim?" diye. İşte ayetle yol gösterilmiş. Evi, maaşı, tahsili, boyu bosu güzelliği değil öncelikle dikkat edilecek şey. Bu kişi benim sükuna ereceğim kişi midir? Hayatın telaşı ve yorgunluğu içinde gönlümü ve bedenimi dinlendireceğim kişi olabilir mi? İlk bakılacak olan şey bu olmalı, değil mi?
"Yuvayı yapan dişi kuştur." Bir millet kadından yıkılır ya da kadından yükselir. Kadınların erkekler üzerinde tesiri çok fazladır. Kadın şaşarsa çocukların ve erkeklerin şaşması da peşi sıra
gelir. Kadınlar kendi kıymetlerini bilmeliler ve halkı yönlendirmedeki güçlerinin farkına varmalılar. Kadınlar hayır yahut şer güçleriyle cemiyete yön verirler. Bu güç şer yöne çevrilmişse bu, ailenin ve sosyal yapının çöküşü demektir.
Bir milleti yok etmenin yolu, aileyi yok etmektir. Aileyi yok etmenin en kestirme yolu da kadını erkeği birbirine düşman etmektir. Yirminci yüzyıldan itibaren silahla bombayla ele geçirilmeyen ülkeler, psikolojik savaşla tüketilmeye çalışıldı ve biz de millet olarak uzun yıllardan beri çok yara aldık.
Çıkan tablo şu: Sıkıntılar aynı; fakat çareler farklı. Mutlu çiftler hayata güzel bakan, espri anlayışı olan çiftlermiş. Bu yüzden dertlerine kolayca derman buluyorlarmuş.Mutsuz çiftler ise her şeyi gurur meselesi yapıp kendilerini çok ciddiye aldıkları için sıkıntıları yenemiyorlarmış. Yani gurur,kibir mutluluğun baş düşmanı ...
"Handım, piştim, yandım..." demiş Mevlâna. Eğer pişerken sızlanıp dırlanırsak, feryad u figan edersek, tadımızı bulmadan, çabuk yanarız, öyle değil mi?