Kitabın başlarında bize Kafkasya’nın karışık hallerini anlatmakla başlıyor: Kafkasya halkının cengaver olduğunu, savaşçı olduğunu bildirip aynı zamanda birbirleriyle kavga eden aşiretlerle dolu olduğunu bildiriyor. O dönemlerdeki Rus-İran savaşlarını ve Kafkasya’nın önemini aktarıyor. Rusların nasıl Kafkas halklarıyla baş ettiğini, oranın aşılmaz bir duvar olduğunu gösterirken, diğer taraftan İranlıların İngilizlerle ve Napolyon’la (yanı Fransızlarla) ilişkilerini anlatıyor.
Şamile gelince, onunla Londra da ki bi müzede ilk gördüğünü, fakat hemen ilgisini çekmediğini söylüyor Blanch, ama doğuya gidince, Şamil efsanesinin hala var olduğunu görünce ilgisini cekiyor.
Şamil’in özelliklerini övgüyle anlatıyor, ata binmesinin ciritçileri kıskandırdığını, iri yapısını, kılıç savurmasını... ve daha niceleri.
Şamilden hemen sonra, Blanch cihat hareketlerini anlatıyor, ve olaya Gazi Mollanin (Kafkasya’nın baş imami) olarak gazalarını, hatalarını ve galibiyetlerini, kimi zaman Şamille aynı fikirde olmamalarını anlatıyor. Ve Gazi Mollanın büyük bir Mürit olduğunu anlatıyor.
Ve sonra efsaneleşen Şamil’in arkasındaki yiğitleri anlatıyor kitabımız.
Bu kitap icin çok uzun ve detaya inen, cihada, özelliklerine dair bir inceleme yazmıştım ama maalesef silindi..