Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi'nin Dini Düşüncesi

İbrahim Bayram

Most Liked Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi'nin Dini Düşüncesi Posts

You can find Most Liked Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi'nin Dini Düşüncesi books, most liked Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi'nin Dini Düşüncesi quotes and quotes, most liked Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi'nin Dini Düşüncesi authors, most liked Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi'nin Dini Düşüncesi reviews and reviews on 1000Kitap.
Dinin ahkâmına karşı insanın konumu hakkında ise şu fikirleri ortaya koymak mümkündür: Dinin amellerden çok itikad üzerine tesis edilmesinden hareketle, dinin insan ile Allah arasındaki vicdânî bir kanaat olduğu ve dinin insanın flillerine karışmadığı şeklinde bir anlayış geliştirmek dogru degildir. Din, insanların hem nazari hem amelî tüm durumlarını kontrol altına alır."137
. İnsanlara kesin bir rehber olabilmesi için dinin, değişmez bir hakikat olması gerekir. İnsanlar yeni bir din oluşturarak dini kendilerine değil, kendilerini dine tâbi kılmalıdırlar.127 Sürekli yenilenmeye ve düzeltilmeye muhtaç olan din; ihtiyaç duyuldukça değiştirileceğinden, Allah tarafından gönderilmiş olma özelliğini yitirir.123 Din denilen şey sabittir, insanlar tarafından değiştirildikten sonra o artık din değil dinsizlik olur.129
Reklam
Mustafa Sabri'ye göre örtünme, insanın tabiatında bulunan kıskançlık duygusu ile uyum ve tabiat ile tezat halindeyken; açıklık ise kıskançlık ile tezât, tabiat ile uyum içerisindedir. Kıskançlık ruhtan; ihtilât (serbestlik) ise bedenî hazdan güç alır. Ilki kişiyi örtünmeye, diğeri ise açılmaya teşvik eder. Bu iki güç birbiriyle sürekli savaş halindedir. Batı, ikinci gücü alıp birincisini feda etmiştir. Kıskançlığı 0 derecede feda etmiştir ki, artık bu duyguyu âdeta bir eksiklik ve ayıp olarak görmeye başlamıştır. Halbuki insan tabiatı, kıskançlığı doğuştan gelen bir fazilet duygusu olarak görür.144 Batı, elde edeceği maddî zevkler karşılığında insanın kalbine ve rühuna zarar veren bu mânevî yıkıma katlanmayı kabul etmiştir. Bu yolla Batı, kendi görüşü doğmltusunda işin müsbet yanım menfî tarafına tercih etmiştir. İslâm ise nefsin hazzı yönünden fedakârlık ederek, izzet-i nefse yönelmiş ve ona büyük önem vermiştir. Islâm, şehvânî arzulara verilecek fazla degerle karşı tarafın iffetine az veya çok halel geleceği endişesiyle iki cinsin arasına set koymuş, başkasının hak ve hürriyetine tecavüz ihtimali bulunan yerde, insanın nefsî hürriyetine bir sınır çizmiştir.145
Mustafa Sabri, “Darwin nazariyesi Kur’ân’a aykıri değildir" şeklinde dile getirilen iddiaları Mevkıfu’l-beşer tahte sultâni’l-kader adlı eserinde değerlendirmiştir. Ona göre iddia sahibi, Nisâ süresinin başındaki, “Ey insanlar, sizi bir tek candan yaratan Rabbinizden korkunuz” (en-Nisâ 4/1) âyetindeki“tek can" ifadesinden, Hz. Adem’in
Islâm dini ve Islâm ulemâsı, ilâh akidesinde en güzel, en sahîh ve itiraza en dayanıklı yolu seçmiştir. Zira onlar. Allah’ın zâtını sınırlama yoluna gitmeden O’nu sadece tek bir ferde hasredip digerlerine uymayacak küllî bir mefhümla tanıyıp tanıtmışlar, bunu da “Vâcibü'l-vücüd" şeklinde kısaltmışlardır. Zira O'nun vadıgının zorunlu oluşu, vahdâniyeti içine alacak şekilde tüm kemâlâtı bünyesinde taşımaktadır. Bu bakımdan Vâcibü’l vücüd olan Allah ifadesi; hem düzeni gözler önünde olan bu âlemin O’nun varlığına duydugu ihtiyacı belirtmekte, hem de O’nun yeryüzü ve gökyüzündeki her şeyi ilmiyle kuşatan varlık olmasını tazammun etmektedir.”
Ona göre ilim-akıl ikilisi, Allah’ın insana verdiği en büyük nimet, hayır ve saadet kaynağı olup, akıl; şerrin en güçlü engelleyicisi ve insanın en önemli rehberi, ilim ise en kazançlı sermayedir.‘ Akıl ve ilim kadar insanın elini güçlendiren başka bir şey yoktur, bir mal veya silah insanın şerrine de vesile olabilirken ilim ve akıl böyle bir risk taşımaz. Akıllı bir kişinin elindeki mal veya silah hayra götürüp şerden alıkoyar. Bu anlamda akıl diğer güçleri kullanmada da en önemli kılavuz olmaktadır.78
Reklam
38 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.