“Hiç yoktan iyidir.” cümlesini “hiç, yoktan iyidir.” şeklinde düşündüren mükemmel bir dönem tasviri. Lükslerini temel ihtiyaçlarının önüne koyan ama lükslerini yaşayabilecekleri yaşam için çalışmaları ve para kazanmaları gereken -ve yine ama- para kazandıracak bir işte lükslerine vakit ayıramayacaklarının farkında olan bir grup gencin yaşamını konu alıyor kitap. Bu kısır döngüde zaman zaman yer değiştiriyor ama bir türlü aradıklarını bulamıyor, yaşamak istedikleri hayatı tam olarak, istedikleri gibi yaşayamıyorlar. Almak, sahip olmak istedikleri bütün ‘şeyler’deki estetiği görüp, ona hayran olup sadece izleyebiliyorlar. Gibi - Yılmaz’ın “10 liramın olması hiç paramın olmamasından daha fazla yakıyor canımı” dediği tam olarak böyle bir şey işte. Bazen bir şeylerin olabileceğini hayal etmek hiç olmayacağını düşünmekten daha yıkıcı olabiliyor diyor Perec amcamız. Kitap iyi, okuyun tabii ama Metis yayınları için bir parantez açmak istiyorum. Çürümenin Kitabı elimde dağıldığından beri Metis’ten çıkmış her kitaba dokunurken özen gösteriyorum. Aynı özeni Şeyler’de de yaptım fakat yok arkadaş. Yine sayfalar kapaktan ayrıldı. İş Bankası 1200 sayfalık kitap basmış, okurken savaştım bildiğin kitapla bana mısın demedi. Yky keza öyle. Dipçik gibi kitaplar. İşini iyi yapmayana tahammülüm yok hiç ya… Neyse. Kitap iyi. Kitabı okuyun.