Melekler seçilmişleri lanetlilerden ayırır. Kutsanmışların yuvar-
lak şekilleri, lanetlilerin sivri açılı organları ve bulundukları aşın
rahatsız durumlarla tezat oluşturur. Sağdan ikinci lanetli ruhun elin-
de bir bıçak vardır: Öldürme ayini için hazır olan Yahudi'dir o ve
elinde kirlettiği Kutsal Ekmek vardır. Ortodoks Hıristiyanlar arı
üretimini artırmak, lahana yapraklarını korumak ve insanları baştan
çıkarmak (öpmekte olduğu "kadını Aşai Rabbani ayininin erdemiy-
le kendi arzularına çekmek"150 isteyen bir rahip kadının ağzına Kut-
sal Ekmek vermiştir
Cehennemde şeytanların çoğu zaman kanatlan yoktur; ama
Cennet'ten kovulduklarında ya da Mikael'le savaşırken kesinlikle
kanatlarının olması gerekirdi. IX. yüzyıldan XIII. yüzyıla kadar Sa-
tan ve şeytanlarda, tüyleri siyahlaşmış, kısalmış ve birbirine karış-
mış olsa da meleklerin tüylü kanatlarından vardır. XIV. yüzyılda
Şeytan'ın kemikli siyah yarasa kanatları çıkıyor; tüylü kanatlanysa
yavaş yavaş kayboluyor. Elbette siyah yarasa kanatlan, meleklerin
açık renk, beyaz ya da güzel bir renge boyanmış tüylü kanatlarıyla
çok daha göze çarpan bir zıtlık yaratır.
Jean Pucelle XIV. yüzyıl başlarında özgün fikirleri olan yete-
nekli bir tezhipçiydi. Eserleri arasında iki ciltlik Belleville Dua Ki-
tabı (Bibliotbeque Nationale, Paris) vardır. İlk ciltte Pucelle, Yedi
Ayin ve üç İlahi ile dört Temel Erdem arasındaki ilişkiyi ve Eski
Ahit ile Yeni Ahit arasındaki figürel ilişkiyi gösteren Zebur resim-
lerini açıklar. Pucelle'e göre, bir şey anlaşılmaz görünüyorsa, okur
anlamı aramalıdır; ve onun resimlerle süslediği Zebur'da anlaşıl-
maz bir şey olduğunda da kendisi bunu açıklar. Pucelle'in açıkla-
ması, "Yeni Ahit, Eski Ahit'teki simgeler içerisinde tamamıyla var-
dır" gibi bazı genel ilkelere dönüşmüştür. Örneğin Pucelle, her ay
için "gizli" peygamberliği bir Havari tarafından bir inanış şartı ola-
rak anlaşılan bir peygamber olduğunu yazar. Ancak karmaşık sim-
geciliğe özgü bir örnek arıyorsak, en iyisi Pucelle'in, İncil'in Dört
Yazarı'ndaki resimleridir:
Milton’ın Satan’ı, insanın hayal gücünü esir alır, çünkü Satan kendisine haksızlık edildiğine inanmıştır ve Tanrı’ya meydan okuması sonsuza dek sürecektir.