Demin benimle bir böcek arasında, bir böcek ve bir akarsu arasında, bir akarsu ve üstünde yay çizen bir çığlık arasında hiçbir türden bir farkın olmadığını anladım. Her şey bağımlılık ve zamansız, yaban bir salınımın zorlamasıyla bomboş ve anlamsızca işliyor ve bizleri duygularımızın daimi başarısızlıkları değil, kendimizi sefaletin oyuklarından çırpınıp çıkarabileceğimize dair o aralıksız inançla sırf hayal gücümüz ayartıyor. Kaçış yok.
Ben açıkça gözlerime inanamıyorum! Siz ciddi, yetişkin bir insansınız! Bunu nasıl yapabilirsiniz?! Öylece tutup başka bir insanın canını mı yakıyorsunuz?! Bunun ne olduğunu biliyor musunuz, rica ederim?
Hani nasıl biliyor musun, yetişmek için canını dişine taktığın koşturduğun yere varmışsın da orda seni beklemiyorlarmış, orda sana yer yokmuş hissi. Hani ucu ucuna kaçırılmış her şeyin arkasında bıraktığı o kekremsi his. Bilirsin bazı sızılar eti değil, ruhu acıtır.