Şeytan Tangosu

Laszlo Krasznahorkai

En Eski Şeytan Tangosu Sözleri ve Alıntıları

En Eski Şeytan Tangosu sözleri ve alıntılarını, en eski Şeytan Tangosu kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Birdenbire o kekremsi tadı yine hissetti; sabahki çan sesleri, bardak, yatak, akasya dalları, mutfağın soğuk döşeme taşı geldi aklına ve dudaklarını kederle büktü. “Bir leğen sıcak su!.. Yok, cehennemin dibi!.. Zaten Tanrı’nın günü ıslatıyorum ayağımı..."
Sayfa 24 - Birinci bölüm, I, Geldiklerinin haberi.Kitabı okudu
“İki saat,” diyerek ferahlattı arkadaşını, uzun boylu olan “büyük olasılıkla her ikisi yanlış olsa da saat, aynı anda iki türlü zamanı birden gösterir. Bizimki işte şu,” -ve olağanüstü uzun, ince ve zarif işaretparmağıyla yukarıyı gösterdi- "abartılı biçimde geri kalır, şu dışarıdaki ise... zamanı değil, muhtaçlığın sonsuza kadar sürebilirliğini ölçer ve bizim de bu işte elimizden olsa olsa bir filizin yağmura karşı yapabilecekleri kadarı gelir: Elimiz kolumuz bağlıdır.”
Sayfa 36 - II, DiriliyoruzKitabı okudu
Reklam
Yoğun bulutlardan süzülen ışık, nefesini sanki bir şalın içinden alan şehir, sokakları süpüren, hiç de dost canlısı olmayan rüzgâr, bardaktan boşanırcasına yağan yağmur altında savunmasızca ıslanan evler, kaldırımlar ve araba yolları... Pencere gerilerinde yaşlı kadınlar oturuyor, zarif dantel perdelerin içinden alacakaranlığa dalarak, dışarıda, saçakların altına sığınan yüzlerde, artık içerideki kızgın çini sobaların ve üzerinde dumanı tüten kurabiyelerin dahi korkutup kaçıramayacağı o aynı suçluluk ve o aynı kederin yansıdığını sıkışan yürekleriyle görüyorlardı.
Sayfa 52 - II, DiriliyoruzKitabı okudu
Kanalın iğrenç kokusu; çamur, göletler ve çakan şimşeklerin kokusuna karışıyor; rüzgâr, elektrik tellerini, kiremitleri ve terk edilmiş kuş yuvalarını silkeliyordu. İyi kapanmayan alçak pencerelerin çatlaklarından süzülen basık sıcak... kucaklaşanların gergin, sabırsız, yarım yamalak sözleri... meme isteyen bir bebeğin ağlayışı, dışarıdaki kalay kokulu alacakaranlığa hızla savuşuyor; yılankavi sokaklar ve köklere kadar ıslanmış, sular altındaki parklar, yağmur altında tavizkârca uzanıyor; dımdızlak kalmış meşe ağaçları, ortasından kırılmış kuru çiçekler ve kavrulmuş otlar, tıpkı kurbanın celladın inciklerine sarılması gibi itaatle fırtınaya yapışıp onun şekline giriyordu.
Sayfa 56 - II, DiriliyoruzKitabı okudu
Karayolunun iki yanındaki kasvetli orman görüntüsüyle örtünen ufuk çizgisine kadar her şeyi çamur bürümüş ve çöken gece, katılığı erittiği, renkleri içinde soğurduğu, hareketsizi dalgalıya, devingeni kötürüme dönüştürdüğü için karayolu, dünya kadar bir balçığın ortasında gizemli biçimde salınan, rotasını kaybetmiş bir gemi gibiydi. Bir kütle gibi sertleşen göğü bir tek kuşun kanat çırpışı dahi yırtmıyordu, şafak sisi gibi yeryüzünün üstüne çökmüş sessizliği çıtırtılarıyla, oraya buraya koşuşmalarıyla yaralayabilecek hiçbir hayvan yoktu; yalnızca ürkmüş, öksüz bir karaca -sanki balçığın nefes alıp verişi gibi- bir batıp bir çıkıyordu; kaçmaya hazır halde, uzaklarda.
Sayfa 58 - II, DiriliyoruzKitabı okudu
"Bunlar daha hâlâ aynı yerde, o aynı kir pas içindeki taburede oturur, akşamları acı biber soslu patates tıkınırlar ve neler olup bittiğini de anlamazlar. Kuşkuyla birbirlerini izleyip sessizlikte dolu dolu geğirir ve beklerler. Metanetle ve pes etmeden bekler ve kendilerini açıkça dolandırdıklarını düşünürler. Domuz kesilirken, olur da kendilerine de bir lokmacık düşer mi, diye sinen kediler gibi yere yapışarak beklerler. Bunlar, eskiden efendileri başına kurşun sıkarak canına kıymış şato hizmetçileri gibidir, şimdi hepsi birden cesedin çevresinde öylesine eli kolu bağlı ve beceriksizce aylaklık ediyorlar...”
Sayfa 59 - II, DiriliyoruzKitabı okudu
Reklam
182 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.