Herkese tavsiye edemeyeceğim ama bir o kadar da okumaktan keyif aldığım bir yapıtla geldim.
Eserin anlaşılması oldukça zor bir dili, metaforlarla örülmüş kurgusu ve hiç sonu gelmeyecekmiş gibi görünen, eşsiz benzetmeleri var. Kitabın ilk 50 sayfasında ben ne yapıyorum, bu eser bana göre değilmiş derken, şu an iyi ki bırakmamışım ve muhtemelen 2019’da okuduğum en iyi kitaplar arasında olacak bir eser diyebiliyorum.
Macar yazar Krasznahorkai, site olarak adlandırdığı; işlevini yitirmiş ve aklı olanların çekip gittiği, kalanlarınsa gelecek olan bir kurtarıcıya ümitlerini bağladıkları, ahlaki olarak yozlaşmış, örümcek ağlarıyla örtülmüş, kimsenin kimseyi umursamadığı ama aynı zamanda gözetlediği, herkesin birbirlerinin eşleriyle birlikte olduğu ya da olmayı düşlediği, doktorun hastasız, okulun öğrencisiz, kilisenin yıkık dökük olduğu küçük bir toplulukta ki çöküşü anlatıyor. İki bölümden oluşan kitapta ilk bölümde roman kahramanlarını tanıyor, ikinci bölümde ise olaylara tanıklık ediyoruz.
Beni en çok etkileyen bölüm; on yaşında ki saman sarısı saçlı, sitenin en masum küçüğünün çöküşe kurban verilmesi oldu. Kimbilir belki beklenen kurtarıcının gelmesi, ya da o çöküşün farkedilmesi için Estike’nin feda edilmesi gerekiyordu.
Genel olarak distopya okumaktan keyif almasam da, en usta yazarların da eserlerini bu türde verdiklerini kabul etmeliyim.