Serinin bu kitabında Anita'ya ciddi anlamda acımaya başladım. Biz birini idare edemezken kadın kaç tane adamla birden uğraşıyor. Yazık valla :)
Serinin konusunu bilmeyenler için biraz anlatayım. Efendim Anita öncelikle bir Vampir Avcısı(Cellat) ve nekromansır (ölü dirilten), üstüne üstlük polise doğa üstü ölümler konusunda yardım eden ve kendine normal bir sevgili edinmek isteyen kendi halinde biridir. Fakat Şehrin yeni efendisi Jean Clude peşine takılıp onu kendine aşık etmeye kalkışınca işler o noktadan sonra (konuya dahil olan kurtadamlar, leoparadamlar, fareadamlar ve daha bilimum likantroplar sayesinde) biraz daha karışmaya başlıyor. Ve korkusuz Anita'mız günün birinde kendini JC'nin insan hizmetkarı, Kurtadamların Ulfric'inin Lupa'sı, Loparadamların Nimir Ra'sı ve daha bir sürü truvmiliğin ortasında buluyor :)
Aslında tek eşlilikten yana olan muhafazakar kızımız çeşitli sebepler yüzünden (ardeur yani kan ve şehvet açlığı gibi) birbirinden çekici sevgiliye sahip oluyor. Ve istemese de olaylar gittikçe içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Ben her ne kadar başta JC veya Richard'ın tarafında olsam da, artık yeni gözdelerim Micah, Natihanelin ve Jason :)
Kulağa tuhaf geldiğinin farkındayım ancak yazar bütün tuhaflıklardan bir uyum yakalamayı başarmış ve bir süre sonra inkar etmeyi bırakıp işleri gidişatına bırakmaya başlıyorsunuz. Ha, şu da bir gerçek ki, seriden ne beklemem gerektiğini hala çözebilmiş değilim. Kızımız gittikçe farklı güçler ediniyor ve hiç bir adamla bir sonu olmadığı açıkça görülüyor. Yine de okumaya devam ediyoruz işte :) Kısacası: bindik bi alamete gidiyoruz kıyamete ;)