Şeytanın Hileleri

Muhyiddin İbn Arabi
Bu kitapçık, Şeyh'ul-Ekber Muhyiddin Arabi k.s.'nin Şeceretü'l Kevn adlı eserinin son kısmından yararlanılarak hazırlandı. Hz. Peygamber (s.a.v.) ile lanetlenmiş şeyran arasında geçen konuşma, Muaz b. Cebel (r.a.)'ın ibn Abbas (r.a.)'dan aktardığı bir hadis-i şeriftir. Burada şeytanın kimleri hangi hilelerle kandırdığını hayretle göreceksiniz.
Türler:
32 sayfa
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

32 syf.
10/10 puan verdi
Muhyiddin-i Arabi'nin " Şeceret'ül Kevn " adlı eserinden iktibas edilerek cep kitabı şeklinde hazırlanmış olan bu kitap yıllar önce okumuş olduğum, daha önce bir kaç kitabımda olduğu gibi bir arkadaşın okuma isteği üzere götürüp, geri gelmeyen kitaplarımdan sadece biri... :) Kitap genel bakış olarak sayfa sayısına bakıldığı zaman
Şeytanın Hileleri
Şeytanın HileleriMuhyiddin İbn Arabi · Şadırvan Yayınları · 2011541 okunma
32 syf.
·
Puan vermedi
Bu kitabı çocukluğumda okumuştum. Yaklaşık 11 sene önce 4 yada 5. sınıfa giderken. O zaman çok etkilenmiştim. Gerçekten okadar şaşıracağınız şeyler varki şeytanın hileleri bize oynadığı oyunları... Rabbim muhafaza buyursun hepimizi. Okuyup bilgi edinmemiz ve yaptığımız yanlışları düzeltmemiz için güzel bir kitap.
Şeytanın Hileleri (Cep Boy)
Şeytanın Hileleri (Cep Boy)Muhyiddin İbn Arabi · Hidayet Yayınevi · 2014541 okunma
31 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Çok muhteşem kesinlik le insanların cebinde taşıyıp her an unutmamak için okuması gereken bir kitap . Gerçekten şeytanın hilelerini ve insanları nasıl yoldan çıkardığını anlatıyo . Kesinlikle okunması lazım.
Şeytanın Hileleri
Şeytanın HileleriMuhyiddin İbn Arabi · Okul Yayınları · 2011541 okunma
32 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Her okuduğumda kendime gelirim, korkarım ama her zaman ki gibi de ümit ile Rahmanın kapısı Babullaha tutunurum, sımsıkı tutunmak gerek hiç şüphesiz. Mükemmel bir eser düşmanın hilelerini anlatıyor.
Şeytanın Hileleri
Şeytanın HileleriMuhyiddin İbn Arabi · Şadırvan Yayınları · 2011541 okunma
32 syf.
10/10 puan verdi
Hani özellikle ramazan aylarında küçük kitapçıklar broşürler dağıtılır; bunlardan en meşhurlarından biri de Efendimiz ile Şeytanın karşı karşıya konuşmasıdır: Allah Şeytana emir buyurur ve zelil bir kılıkta, şekilde Resulümün yanına git der; Sahabelerin de bulunduğu bir meclise giren Şeytan ve Efendimiz arasında geçek ibretlik bir diyaloglar silsilesi. İnancımız gereği şeytanın hilelerini daha ziyadesiyle tanımak isteyenler içi güzel bir eser, üstelik şeytanın dış görünüşü hakkında da betimlemeler vardır.
Şeytanın Hileleri
Şeytanın HileleriMuhyiddin İbn Arabi · Şadırvan Yayınları · 2011541 okunma
32 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Şeyh'ul-Ekber Muhyiddin Arabi k.s.'nin Şeceretü'l Kevn adlı eserinin son kısmından. Hz. Peygamber (s.a.v.) ile lanetlenmiş şeyran arasında geçen konuşma, Muaz b. Cebel (r.a.)'ın ibn Abbas (r.a.)'dan aktardığı bir hadis-i şeriftir. Burada şeytanın kimleri hangi hilelerle kandırdığını hayretle göreceksiniz.
Şeytanın Hileleri
Şeytanın HileleriMuhyiddin İbn Arabi · Şadırvan Yayınları · 2011541 okunma
32 syf.
·
Puan vermedi
Şeytan ı kısa şekilde anlatıyor. İçeriği çok yalın ve net .okuyunca Şeytan sen ne fenasın diyip ibadete kalkıp ona acı çektirme isteği geliyor.hep sen mi yapacaksın diyerek:)
Şeytanın Hileleri
Şeytanın HileleriMuhyiddin İbn Arabi · Şadırvan Yayınları · 2011541 okunma
32 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Muhyiddin-i Arabi'nin " Şeceret'ül Kevn " adlı eserinden iktibas edilerek cep kitabı şeklinde hazırlanmış olan ve çeşitli yayınevlerince basımı yapılan bu kitapta;Peygamberimiz ile Şeytan arasında geçmiş olan konuşma ve şeytanın hilelerinden bahsediliyor. Bir solukta,fakat sizi derin düşüncelere sevk edecek bu kitabı tavsiye eder, iyi okumalar dilerim.
Şeytanın Hileleri
Şeytanın HileleriMuhyiddin İbn Arabi · Şadırvan Yayınları · 2011541 okunma
32 syf.
10/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Şeytanın Sevdikleri neler?
Bu kitap aslında Muhyiddin-i Arabi'nin Seceretül Kevn adlı eserinden bir bölüm. Bu kitapta; Allah (c.c.) tarafından Peygamber efendimizin yanına doğruları söylemesi şartı ile gönderilen Şeytan'ın Peygamberimizle olan diyaloğunu anlatıyor. Kitabı okurken Şeytan'ın en çok nelerden hoşlandığını, hangi insan tipinin onu mutlu ve memnun ettiğini, müslümanların neyi yanlış yaptığını ve insanların aslında nasıl çoğununun Şeytan'a uyduğunu öğreniyoruz. Ayrıca peygamberimizle şöyle bir diyaloğu var ki, insanların nasıl ziyanda olduğunun göstergesi niteliğinde. "Benimle beraber olanlar, seninle beraber olanlardan çok" Kendimizi, vicdanımızı ve kulluğumuzu gözden geçirmek adına çok faydalı bir eser. Zaten çok kısa. Umarım okur ve feyzlenirsiniz. İnşallah Şeytan'a uyanlardan olmayız. Selam ve dua ile.
Şeytanın Hileleri (Cep Boy)
Şeytanın Hileleri (Cep Boy)Muhyiddin İbn Arabi · Hidayet Yayınevi · 2014541 okunma
32 syf.
·
Puan vermedi
Bu cep boy kitabi küçük yaşlarda okuyup etkilenmiştim. Kitaplari karıştırırken buldum ve tekrar okuyayım dedim yine bir aydınlanma ve uyanış oldu. Her müslümanın ara ara kendine hatirlatmak icin basucu kitabı olabilir
Şeytanın Hileleri (Cep Boy)
Şeytanın Hileleri (Cep Boy)Muhyiddin İbn Arabi · Hidayet Yayınevi · 2014541 okunma

Yazar Hakkında

Muhyiddin İbn Arabi
Muhyiddin İbn ArabiYazar · 166 kitap
Muhyiddin İbnü'l-Arabî (Arapça: مُحِي اَلدِّينْ اِبْنُ الْعَرَبِي; d. 28 Temmuz 1165 - 10 Kasım 1240) ya da tam adıyla Muhyiddîn Muhammed bin Ali bin Muhammed el-Arabî el-Hâtimî et-Tâî (Arapça: أَبُو عَبْدُ الله مُحَمَّدْ بِنْ عَلِي بِنْ مُحَمَّدْ بِنْ اَلْعَرَبِي اَلحَاتَمِي اَلطَّائِي), ünlü İslâm düşünürü, mutasavvıf, yazar ve şair. Şeyhü'l Ekber unvanı ile de bilinir. Muhyiddin İbn-i Arabi, Muvahhidun döneminde Mursiye (Murcia), İspanya’da doğdu. Bilinmeyen bir sebeple 8 yaşında ailesiyle birlikte İşbiliye’ye (bugünkü Sevilla) geldi (muhtemelen babasının memuriyeti nedeniyle). Ailesi Arap Tayy kabilesine mensuptu. Yakın cedleri hakkında fazla bir şey bilinmiyorsa da, anne ve baba tarafından nüfuz ve itibar sahibi kimseler olduğu anlaşılıyor. Akrabaları arasında tasavvufî bilgilere sahip kimseler vardı. İlk tahsilini bu şehirde yaptı, uzun bir süre burada kaldı. Çocuk yaşlarında 'Ahmed İbnu’l-Esirî' adında genç bir Sufi ile arkadaş oldu. Hakkındaki kayıtlara göre İbnu'l-Arabî, bu tahsil sırasında bir aralık Halvet'e çekilen İbnu'l-Arabi, halvetinden keşf yoluyla edindiği çeşitli bilgilerle çıkmıştır. Endülüs'de bir süre daha kaldıktan sonra, seyahate çıktı. Şam, Bağdad ve Mekke'ye giderek orada bulunan tanınmış alim ve şeyhlerle görüştü. 1182'de İbn-i Rüşd ile görüştü. Bu görüşmeyi eserinde anlatır. Bu İbnu Rüşd’ün bilgi'nin akıl yolu'yla elde edileceğini söylemesiyle meşhur olduğu yıllardır. 17 yaşındaki genç Muhyiddin gerçek bilgi'nin sadece aklımızdan gelmediğine, böyle bir bilginin daha çok ilham ve keşf yoluyla elde edilebileceğine inanmıştı. Bu senelerde 'Şekkaz' isminde bir şeyh'le tanıştı. Bu zat küçük yaşlardan itibaren ibadete başlayan, Allah korkusu taşıyan, hayatında bir kerecik olsun ‘ben’ dememiş olan ve uzun uzun secde eden bir kimsedir. Muhyiddin o ölene kadar onunla sohbete devam etti. 1182-1183'de İşbiliyye’ye bağlı Haniyye’de 'Lahmî' isimli bir şeyhden, bu zatın adını taşıyan bir mescidde Kur'an dersi aldı. 1184-1185'de 'Ureynî' isimli bir şeyh’le tanıştı. Eserlerinde Ondan ilk hocam diye bahseder, çok faydalandığını söyler. 'Ureynî', Ubudiyet [kulluk] meselesinde derin bir bilgiye sahipti. Bu yıllar'da 'Martili' adlı bir şeyhten de istifade etti. Ureynî O’na:’Sadece Allah’a bak’ derken Martilî‘Sadece Nefsine bak, nefsin hususunda dikkatli ol, ona uyma’ diye öğüt vermişti. Martilî’ye bu zıt önerilerin içyüzünü sordu. Bu zat, kendi nasihatinin doğruluğunda ısrar edecek yerde, ‘Oğlum, 'Ureynî'’nin gösterdiği yol, doğru yolun ta kendisidir. Ona uyman lazım. Biz ikimiz de, kendi halimizin gerekli kıldığı yolu sana göstermişizdir’ dedi. Bu yıllar'da İşbiliyye’de Kordovalı Fatma adında yaşlı bir kadına (tanıştıklarında 96 yaşındadır) 14 sene hizmet etti. Bu kadın, erkek ve kadınlar arasında müttaki ve mütevekkile olarak temayüz etmişti. Çok iyi bir kimseyle evliydi. Yüzünün İbn Arabi'nin bakmaktan utanacağı kadar güzel olduğu söylenir. 1189'da Ebu Abdullah Muhammed eş-Şerefî adında biriyle tanıştı. Kendisi doğu İşbiliyye’li olup, Hatve ehlindendi. Beş vakit namazını Addis Camii'nde kılan bu zatın ibadete aşırı düşkünlüğünden namaz kılmaktan ayaklarının şiştiği söylenir. Arabi, İşbiliyye’deyken (1190) hastalanıp okuma kabiliyyet'ini kaybetti. İki yıl bu halde kaldıktan sonra 589'da (Hicri) Sebte Şehri'ne giderek orada ahlak makamına erdiğini söylediği İbnu Cübeyr ile tanıştı. Bir süre sonra İşbiliyye’ye döndü. Aynı yıl Tlemsen’e geldi. Burada Ebu Medyen (ö.594)[1] hakkında gördüğü bir rüyayı anlatacaktır. 1196'da Fas’a gitti. Orada yaptığı Seyahatler sırasında büyük şöhret kazandı. 1198'de tekrar Endülüs’e geçti. Gırnata Şehri dolaylarındaki Bağa kasabasında Şekkaz isimli bir şeyhi ziyaret etti. Onun Tasavvuf yolu'nda karşılaştığı en yüce kimse olduğunu söyler. 1199-1200'de İlk defa Hac için Mekke’ye gitti. Orada [el-Kassar] (Yunus ibnu Ebi’l-Hüseyin el-Haşimi el-Abbasi el-Kassar) isimli bir şahıs'la sohbet etti. Hac’dan sonra Mağrib’de, oradan da Ebu Medyen’in şehri olan Becaye'de bulundu. Bir süre sonra tekrar Mekke’ye geldi ve "Ruhu’l-Quds", "Tacu'r-Rasul" adlı eserler'ini yazdı. 1204'de Medine, Musul, Bağdad'da bulundu. Musul'da, "et-Tenezzülatu'l-Musuliyye" yi yazdı. Musul’dan ayrıldıktan sonra Konya’ya geldi. Orada tanıştığı Sadreddin Konevî’nin dul annesi ile evlendi. Konya’da iken "Risaletü’l-Envar" ı yazdı. Selçuk Meliki tarafından hürmet ve ikram gördü. Sonra Mısır’a geçti. Orada Futuhat-ı Mekkiye'deki sözlerinden ötürü Mısır uleması tarafından hakkında verilen idam fetvasıyla yüzyüze gelince gizlice oradan kaçtı.Tekrar Mekke’ye geldi ve burada bir süre kaldı. Bağdad ve Halep’de bir süre dolaştıktan sonra 612/1215 de tekrar Konya’ya geldi. 617 de Şam’a yerleşti. Zaman zaman civar şehirlere seyahatler yaptı.Şam'da kendisinin Fütuhat'tan sonra en büyük eseri olarak kabul edilen Fusus'u kaleme aldı(627/1230). İbn Arabi bu eseri rüya'sında Peygamber'den ümmetine aktarmak üzere aldığını belirtir. 638 de 22 R.Evvel’de (1240) Şam'da öldü. Kabri Şam şehri dışında Kasiyun dağı eteğindedir. 1516 yılında I. Selim, Şam’ı Osmanlı toprağı yaptığında oraya türbe, camii ve imaret inşa ettirdi. Medfun bulunduğu türbenin kubbesinde -İbn Arabi'nin kendisine ait olduğu iddia edilen- 'bütün yüzyıllar yetişdirdikleri büyük insanlarla tanınır, benden sonraki yüzyıllar benimle anılacak' mealindeki bir beyit yazılıdır.
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.