Kitaba büyük bir önyargıyla başlamıştım. Hikayesi, üslubu, dili konusunda pek beklentim yoktu ama okudukça tüm düşüncelerimi tersine döndürmeyi başardı.
Ahmet Mithat, yeni edebiyatın ilk örneklerinden eserler verirken şu an herhangi bir hikayede, romanda göremeyeceğimiz bir yol kullanmış: satır aralarında kendi yorumlarına, düşüncelerine yer vermiş. Bu bazı okuyucuları rahatsız edebilir ancak bende sanki karşımda biri bana hikayeyi anlatıyormuşçasına bir his yarattı ve bunu sevdim.
Ayrıca hikaye önce gazetede yayımlandığı için bölümler içinde öncekini anımsatan dipnotlar, tekrarlar vardı. Tekrar satırlarını okurken kendimi hikayeyi gazeteden takip ediyormuş, bölüm bitince bir dahaki bölümü bekleyecekmiş gibi düşünmek de ruh halime ayrı bir hava kattı.
Ben hikayenin konusundan çok verdiği derslerle öne çıktığını düşünüyorum. Evet aşk hikayesi, büyü, büyücü ama asıl önemli olan Ahmet Mithat’ın bize yeri geldiğinde apaçık söyleyerek yeri geldiğinden olaylar üzerinden aktarmaya çalışarak vermek istediği mesajlardı. Batı’nın her yönü kıskanılacak kadar mükemmel değildir, insan kitaplar okuyup okullar bitirse dahi topluma hakim düşünceden kendini koruyamayabilir, büyücüler zeki kişilerdir sihir değil oyun yaparlar, diğer toplumlarla ilişki içinde olmayan, kendi içinde de gelişmeye çabalamayan toplumlar çürümeye mahkumdur. Bunlar benim hikayede gördüğüm en net mesajlardı.
Çok keyifli bir okumaydı, okunmasını tavsiye ediyorum.