Doktrinlerin salgın hastalıklar gibi insanlığı kavurduğu bir çağda insanların iman boşluklarını bu sahte inançlarla doldurarak saralılar gibi kıvranması hazin bir tablodur.
İnsana, yeni keşfedilen bir coğrafya parçası gibi ilk işgal edenin edebi mülkü olacak bir nesne gözüyle bakılıyor çağdaş düşünce politikalarında ve çağdaş politika düşüncelerinde.
İnsanoğlunun planladığı ile kaderin planladığı hayat ne kadar farklı! İnsan, bir amaç çiziyor kendisine ve kestirmeden ona ulaşmak istiyor. Oysa yol; çok uzun, dolambaçlı, pürüzlü ve dikenlerle dolu.