Sefillik nedir?
Maddi yoksulluk, ruhsal yoksulluk, dışlanmışlık, aşağılanma, kendini diğerlerine eşit görememe, hayatın ona örmüş olduğu ağın içinde erime, dışlanma vb. Artık ne derseniz...
Bir roman sefillik kavramını her sayfada, her satırda nasıl bu kadar iyi açıklayabilir? Nasıl zihnimizin derinliklerine inip onu bir fotoğraf gibi gözbebeklerimizin içine sokabilir? Nasıl bir düşüncenin önümüze bir bedende bütünleşmiş halini sunabilir?
Romanı okurken bunları ister istemez kendinize soruyorsunuz. Olayların birbiriyle olan bağlantısı, sıralanışı, çözümlenmesi o kadar iyi yapılmış ki Muazzam desem kifayetsiz kalır.
Victor Hugo romanlarında araya bir düşünceyi, bir şeyin tanımını, paris'in mimarisi ve coğrafi konumunu, eskiden yaşanmış bir tarihi olayı çok tabii olarak sıkıştırabiliyor ve bunu çok sık yapıyor. Bu yönden okuması biraz zorlaşabiliyor. Aslında bu açıklamalar bazen işe yarasa da çoğu zaman bağımsız oluyor. Tek eleştirim bu yönden olabilir. Bunun dışında kalemi çok iyi ve sefiller eseri benim gözümde dünya klasikleri arasında ilk 10'a girer.
Ön yargısız iyi okumalar dilerim...