1960'ların sonundan 1990'ların sonuna kadarki kırk yıllık süreçte orta sınıf bir ailenin kızı olan Ülkü Öztürk'ün hayatını merkeze alarak Türkiye'nin ve de sol düşüncenin serüvenini anlatan politik bir roman. İlk kez okuduğum Oya Baydar'ın üslubunu çok beğendiğimi söylemeliyim. Zamanda atlamalar, zaman zaman geçmişe dönüşlerle sıkmadan tempoyu düşürmeden akıyor kitap.
Ülkü Öztürk'ün yanı sıra kitapta başlıca üç karakterin ön plana, çıktığını görüyoruz:
- Arın Mehmet: Aristokrat denebilecek bir ailenin, devlet kademelerinde dış işleri bakanlığında yükselmiş oğlu. Ülkü'nün ilk ve kafasında hiç bitiremediği aşkı. Görüşleri, devletçi, merkez sağ gibi, devletin gayri resmi işlerine de aracılık eden bir konumda.
- Ömer Ulaş: Üniversitede hoca, Marksist ve sol harekette önemli bir kişi. Ülkü, Arın Mehmet' ten hamileyken ayrıldığında çocuğu da kabullenerek evlenirler.
- Mehmet İliç: Proleter sınıftan kürt kökenli bir solcu ve sendikacı. Oğullarından biri sol eylemci diğeri ülkücü.
Kitapta Türkiye ve dünyadaki gelişmelere paralel olarak bu saydığım insanların örneğinde, insanların da nasıl bir değişim ve sorgulama süreçlerinden geçtiği anlatılmış. Bence üst kalitede bir roman. Devam kitabı 'Erguvan Kapısı' na başlıyorum...