Sıçrayış

Pema Chödrön

Sıçrayış Gönderileri

Sıçrayış kitaplarını, Sıçrayış sözleri ve alıntılarını, Sıçrayış yazarlarını, Sıçrayış yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Her zaman sabit bir referans noktası ararız ama böyle bir şey yoktur. Her şey geçicidir. Her şey her zaman değişim halindedir. Akıcı, belirlenmemiş ve açıktır. Hiçbir şey tam anlamıyla olmasını istediğimiz gibi değildir. Bunun kötü bir şey olduğunu söyleyemeyiz ama hepimiz adeta bunu reddetmeye programlanmışızdır. Belirsizliğe karşı kesinlikle toleransımız yoktur. Öyle görünüyor ki güvensizlik, egonun gerçekliğin değişen tabiatına gösterdiği bir tepkidir. İçinde bulunduğumuz temel durum bize son derece huzursuz edici gelir.
Asla şimdiki anda olmama deneyimi
Rahatsız hissettiğimizin farkında olmasak da, kendimizi başka şeylerle oyalamaya dair kemikleşmiş bir eğilimimiz var. Arka planda tedirginlik, can sıkıntısı ve yerinde duramamanın uğultusu... Bu huzursuzluğu hissetmemizin nedeni, her zaman ayaklarımızı yere sağlam basmaya çalışmamız ve bunun asla tam olarak işe yaramamasıdır.
Reklam
Memnuniyetsizliğimizin kökeninde sadece kendimizle ilgilenme ve şimdiki anda olma korkusu yatar. Açık ve alıcı olma halinden kolaylıkla içimize kapanmaya geçebiliriz. Tekrar tekrar bize rahatsızlık veren durumlardan kaçar ve sorunun kökenine asla inemeyiz. Rahatlama umuduyla, başını kuma gömen bir devekuşu gibi hareket ederiz. Bizim için tatsız olan her şeyden kaçma ve şimdiki andan uzaklaşma döngüsü, bencillik, kendine yapışma veya ego olarak karşımıza çıkar. Ego için kullanılan metaforlardan biri de kozadır. Korktuğumuz için kozamızda kalırız. Hayatın, içimizde tetikleyeceği duygulardan ve tepkilerden korkarız. Başımıza neler geleceğinden korkarız. Buda'nın gözlemine göre, kendine yapışma, güvenli alanlar bulma çabası korkunç acılara yol açar. Bu tavır bizi güçten düşürür, dünya gözümüze daha korkunç görünür ve düşüncelerimizle duygularımız daha tehditkar bir hal alır.
Sayfa 23
Özellikle duygusal zamanlarda korkuya dayalı eski alışkanlıklarımızı sadece aralar vererek yıkabiliriz. Bunu yaptığımızda, bir parça boşluğun zihnimizin doğal açık olma hali ile temasa geçmesini ve doğal zekamızın ortaya çıkmasını sağlarız. Doğal zeka, içgüdüsel bir şekilde bizi neyin yatıştıracağını ve neyin daha çok sarsacağını bilir; bu da hayat kurtaran bir bilgi olabilir. Ara verdiğimizde, kendimize aynı zamanda doğal içtenliğimizle bağ kurma şansı da tanırız. Kalple ilgili özellikler uyandığında, başka hiçbir şeyin yapamayacağı şekilde olumsuzluğumuzu keserler.
Belirli bir kişiyi görme veya belirli bir haberi duyma anında gösterdiğimiz duygusal tepki, bir öfke krizine girmek veya umutsuzluğa kapılmak ya da bunun gibi güçlü bir his ile sonuçlanıyorsa, bunun nedeni bu alışkanlığı çok uzun süredir geliştiriyor olmamızdır. Hayatlarımızı bir deney olarak ele alabiliriz. Bir sonraki anda, bir sonraki saatte, durmayı, yavaşlamayı, birkaç saniyeliğine sakin kalmayı seçmek bizim elimizde. Alışıldık zincirleme tepkiye müdahale edebilir ve her zamanki gibi öfkelenmemeyi deneyebiliriz. Başka birisini ve kendimizi suçlamamız gerekmez. Bu süreçte birkaç saniyeliğine duraklamak, üç sefer derin nefes almak çok faydalıdır. Alışkanlıkla hareket etmeyi emniyette olmakla, ayaklarımızın yere basmasıyla ve rahatlıkla ilişkilendiririz. Bize, tutunacak bir şeye sahip olduğumuz hissini verir. Sürekli hareket etmeye, hızlanmaya, kendi kendimizle konuşmaya, ve boşluğu doldurmaya alışmışızdır. Oysa alışkanlıklar, giysilere benzer. İstediğimiz zaman onları giyebilir ya da çıkarabiliriz.
Sayfa 14
Temelde yatan iyiliğin üç temel özelliği: Doğal zeka, her zaman erişebileceğimiz bir özelliktir. Umut ve korku kapanına kısılmadığımızda, içgüdüsel olarak yapmamız gereken doğru şeyin ne olduğunu biliriz. Zekamızı öfke, kendine acıma duygusu veya şiddetli arzular ile gizlemediğimizde,neyin faydalı olacağını ve neyin durumun daha da kötüye gitmesine yol açacağını biliriz. Doğal içtenlik; sevme, empati duyma ve mizah anlayışına sahip olma yeteneğidir. Aynı zamanda minnet, takdir ve şevkat duygularını da içerir. Doğal içtenlik, bütün ilişkileri -kendimizle, diğer insanlarla, hayvanlarla ve günlük hayatta karşılaştığımız şeylerle olan iliskimizi- iyileştirme gücüne sahiptir. Doğal açıklık, zihinlerimizin gökyüzünü andıran ferahlığıdır. Aslında zihinlerimiz geniş, esnek, açık ve meraklıdır; deyim yerindeyse önyargılardan arınmış haldedir. Bu açık olma haliyle her zaman bağ kurabiliriz. Örneğin, şu anda, üç saniyeliğine bunu okumayı kesin ve durup bekleyin.
Reklam
139 öğeden 91 ile 100 arasındakiler gösteriliyor.