Düşünün elinizdeki kitap roman, öykü, hikâye, kişisel gelişim, biyografi gibi türlerin hiçbirine girmiyor ve benzemiyor. Kitabın kapağında ‘Roman’ olarak tanımlanmış ama roman gibi olmayan roman diyebiliriz. 2015 yılında çıkan Sıfır kitabı benzerlerinden ayrı tutulacak yapısı ile yazarın hayal gücüyle başka bir evrende karakterimizin yaşadığı birbirinden şaşırtıcı olayları konu alıyor.
Kendini bir bok sanmazsan; Kaybedecek bir şeyin de olmuyor.” Sözüyle kitaba bir merakla yaklaşıyorsunuz ve karakterin hikâyenin başında yaşadığı travmatik olayla konuya adeta 180 km hızla giderken duvara toslamışçasına bir etkiyle içine dalıyorsunuz. Ama kitabın seyri böyle sürmüyor, hafif tonda, bazı yerlerde ‘Nasıl yani?’ sorularını yöneltiyorsunuz kendinize, yani biraz da düşünmenizi sağlıyor.
Yazdığı kitapta kaza geçiren bir adamın başka bir dünyaya yola çıkması konu olarak ele alınmış. Ölümden sonra kimsenin bilmediği sonu, yazar biraz kurcalayarak hayal gücünün de yardımıyla komediyle harmanlayıp ortaya şeker tadında bir kitap çıkarmış.
Kitabı biraz daha derinlemesine incelediğimizde felsefi açıdan sorular yöneltmesi, hiç bilmediğimiz bir alemde dünyada adından söz ettirmiş insanların konuşmaları (tabi yazarımızın ciddi hayal gücünü vurgulamak gerek) kitabın, beni öyle dümdüz okuma düşün, burada fantastik bir şeyler yazılmış ve kafa patlatılmış hissini size veriyor. Aynı zamanda karakterin bir sonraki alemde karşılaştığı ütopik olaylarda aslında yazarın bazı bölümlerdeki cümlelerinde eleştirileri de görmenizi sağlıyor.