“Sıkı durun! Yaşadığınızı sandığınız herşey bir yalan olabilir, ya da yalan sandığınız her şey gerçek...”
“Bir insan, hayattaki en yakın dostunu ölüme götüren kazada asıl suçlunun kendisi olduğunu biliyorsa, üzüntüden aklını kaçırabilir. Peki suçunun ne olduğunu hatırlayamayacak kadar büyük bir hafıza kaybı yaşıyorsa, aynı acıyı hissedebilir mi? Ve gerçeklikle hayal arasında durduğu çizgide, kendisine verildiğini düşündüğü şifreleri yerleştirerek, bu bulmacayı çözme cesaretini gösterebilir mi? ...Aklında kalan şifrelerle yola koyulan Kenan, her seferinde başka tuhaf durumlarla karşılaşarak işin içinden çıkamaz hale gelir. Kendisini bekleyen büyük sırrı öğrendiğinde ise, yaşam ve ölüm arasındaki ince çizginin neresinde olduğunu farkeder...” ‘Dahilik ve delilik arasında çok ince bir çizgi vardır’ derler. Peki yaşam ve ölüm arasındaki çizgi de o kadar ince midir? Ya da gerçeklik ve hayal arasındaki çizgi?
“Bu roman dahilik ve delilik arasındaki o ince çizginin tam üzerindeki çalışma masasında yazılmıştır. Yaşam ve ölüm, ya da gerçeklik ve hayal arasındaki ince çizgi ise, kitabın içindeki hikâyededir. Okurken dikkatli olun ki, çizginin yanlış tarafına geçmeyesiniz...”
