Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Şiirler Sözleri ve Alıntıları

Şiirler sözleri ve alıntılarını, Şiirler kitap alıntılarını, Şiirler en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ey güç, şakıyordun göz kamaştırıcı yollarımızda!... «Tadındadır tuzun bütün us mızrakları... Tuzla canlandırcağım ölü ağızların isteğin! Her kim ki, susuzluğu överek, içmemiştir suyunu kumların bir tolgadan, ona az güvenirim ruh ilişkilerinde... » (Ve güneşin hiç adı yok ya, aramızda gücü.)
Çifte bir çığlıkla, geceleyin, esenler seni, Crusoé, hani, çamurlarına bata çıka avlunun, geçidin kapısını iter ve lâmbanın iğreti yıldızını dikersin ya karşısına. Başını çevirir bakışını çevirmek için. Lambalı kişi! ne istersin ondan?... Bakarsın o göz kapağının bozuk çiçektozu altındaki yuvarlak göze; bakarsın ikinci çembere ölü besisuyunun bir halkası gibi. Ve dışkının suyuna batar sayrı tüy. Üfle lambanı, ey düşkün! Kuş salıyor çığlığını.
Reklam
Nobel armağanı söylevinden bir bölüm
Doğrusu, usun her yaratısı, sözcüğün gerçek anlamıyla, 《şiirsel》dir ilkönce; ve duyusal, tinsel biçimlerin eşdeğerliliği içinde, bilginin ve ozanın girişimi için yapılan işlem başlangıçta aynı işlemdir. Yargılayıcı düşünce ile şiirin eksiltili söyleyişinden hangisi daha ileri gidecek, çok daha ileri? Biri bilimin araçlarıyla, öbürü yalnız sezginin şimşek gibi çakan parıltısıyla donanmış iki körün, bu iki doğuştan körün el yordamıyla ilerlediği şu evrensel ilk geceden kim daha önce kurtulacak, yanıp sönen ışıklarla daha bir yüklü? Yanıtın önemi yok. Ortak bir giz bu. Ve genel şiir anlayışının büyük serüveni çağdaş bilimin acması geçitlerinden hiç de aşağı kalmıyor. Gökbilimciler gitgide genişleyip yayılan bir evren kuramı karşısında şaşkına döndüler; İnsan denen evrenin tinsel sonsuzluğundaki yayılmaysa daha az değil. Bilim sınırlarını ne denli uzaklara götürürse götürsün, bu sınırların bütün geniş yayı üzerinde ozanın av sürüsünün koşuşma sesleri duyulacaktır yine de. Çünkü şiir, dendiği gibi, 《kesin gerçek》 değilse bile, şiirdeki gerçeğin kendi kendisini arar göründüğü bu en uç ortaklık sınırında, onun en yakın isteği, en yakın kaygısıdır.