Evet, bunaltıcı bir tutkunun pençesindeyken daima düşünce bezginliğiyle birlikte gelen bir tür sığınak vardı: Bu, dışsal gerçekle dağıtılabildiği için henüz deliliğin eşiğine varmamış çelişkili hayallere duyulan inanç, olanaksızın gerçekleşmesi beklentisiydi.
Kalın kafalı biri bir kez arzusunu coşturan bir şeyin etkisine girdi mi, bu etkiyi başlatan izlenimin baştan aşağı sorunlar barındırdığı aklından tümüyle çıkıp gider.
Eğer insanların günahlarını yazdığı gibi kederlerini de yazan bir melek varsa, hiçbir insanın hak etmediği, yanlış fikirlerden doğan bu gibi elemlerin ne kadar çok ve derin olduğunu da bilir.
Eğer insanların günahlarını yazdığı gibi kederlerini de yazan bir melek varsa, hiçbir insanın hak etmediği, yanlış fikirlerden doğan bu gibi elemlerin ne kadar çok ve derin olduğunu da bilir.
Bir insan,bir madende hiçbir kazaya uğramadan kırk yıl çalıştığını, artık bir kaza beklenilemeyeceğinin bir kanıtı olarak öne sürer, oysa bu arada tavan çokmektedir. Çoğu zaman insanların ihtiyarladikca kendi ölümleri ihtimaline daha az inanır olduklarını görürüz.