Bitirdikten sonra keşke bir kaç sene önce okusaymışım bu kitabı dedirtti bana. Bir çoğumuz kitabın ününü duymuşuzdur,peki neden bu kadar ünlü?
Basitçe söylemek gerekirse İspanya’dan Mısır piramitlerine hazinesini aramaya giden Santiago’yu anlatıyor. Daha derine inersek ise,kendi kişisel menkıbesini gerçekleştirmek üzere yola çıkmış bir adamın öyküsü. Karşısına engeller çıksa da,kandırılsa da,aşık da olsa her zaman yola çıkış sebebini hatırladı Santiago -ya da işaretler tarafından hatırlatıldı- yani kişisel menkıbesini hatırladı ve yoluna devam etti. Mevlana’nın Mesnevi’sinde yer alan bir küçük öyküden yola çıkarak yazılmış Simyacı.
Kitabın arkasında “Simyacı’yı okumak,herkes daha uykudayken şafak vakti uyanıp güneşin doğuşunu izlemeye benziyor.” yazıyor. Benim için de öyle bir şeydi Simyacı’yı okumak,her satırında biraz daha aydınlandım herkes karanlıkken ben yavaşça ışığa ulaştım sanki. Kendi kişisel menkıbemi düşündüm,Santiago’dan kendime bir çok pay çıkarttım.
Kitap 188 sayfa, ben bir buçuk günde okuyup bitirmiştim. Simyacı ile alakalı daha bir çok şey yazabilirim aslında ama sizin merakınızı kaçırmak istemem. Bir şeyleri bilerek değil bilmeyerek,merak duygusuyla birlikte okumanızı isterim. Şiddetle tavsiye ederim.