Şir-i Kadim

İskender Pala

Şir-i Kadim Konusu

Osmanlı medeniyetinin edebiyatı, hiç şüphesiz o kültürün birinci elden kaynağını teşkil eder. Bugün her ne kadar o edebiyat dünyası ile aramızda uzak mesafeler olduğu var sayılıyor ise de, aslen bizim olan ve hatta biz olan bu edebiyatın genç nesillerce anlaşılmasında sayılamayacak kadar faydalar vardır. Elinizdeki kitap bu maksatla hazırlanmıştır ve altı asırlık bir birikimin geniş kültür yelpazesine ışık tutar.  Eskiler, 'el-Ma'nâ fî batnı'ş-şair' buyurmuşlardır. Yani 'Mana, Şairin içindedir.' Bu sebeple biz, şairin kastettiğini sandığımız manayı anlatırken objektif olmaya özen gösterdik. Yine de yorumlar bize aittir ve görüşlerimize katılmayanlara saygı duyarız. Çünkü bize göre bütün şiirler, bilgi edinmek için değil hissedilmek içindir. Bu kitapçık da zaten bir hissedişin ürünüdür.  (Tanıtım Yazısı'ndan Alıntı)
Tasarımcı:
Utku Lomlu
Utku Lomlu
Tahmini Okuma Süresi: 4 sa. 24 dk.Sayfa Sayısı: 155Yayınlanma Tarihi: 30 Nisan 2019Yayınevi: Kapı Yayınları
ISBN: 9789758950041Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak

Puan

8.410 üzerinden
24 Puan · 6 İnceleme

Şir-i Kadim Yorumları ve İncelemeleri

Tümünü gör
Selda Kurt

Selda Kurt

@_zegida
·
03 Ocak 2020 16:33
Puan vermedi
Şir-i Kadim
Şir-i Kadim
“Külden oluşan kuş mazmunu bize hemen Kaknûs’u hatırlatır. Efsaneye göre Kaknûs, gayet büyük bir kuş olup rüzgâr estikçe, çok delikli gagalarından çeşit çeşit sesler çıkarmış. Hindistan’da bulunduğuna inanılan bu kuş çeşitli renk ve şekillerle süslü imiş. Gagasındaki 360 delik vasıtasıyla çıkardığı sesler sonucu etrafına toplanan kuşları avlayarak geçinirmiş. Bu sesler o denli yanık ve etkili olurmuş ki duyanların bağrı yanar ve onu dinlemekten kendilerini alamazlarmış. Beyitteki “mürg-i alem-sûz” imajı budur. Kaknûs’un ömrü yalnızca bir yıl imiş. Yaşının sonuna geldiğin zaman Çalı çırpı toplayıp üzerine çıkarak ötmeye başlamış. Ötüşü kendisini de coşturacak kanatlarına çıkmaya başlar, kanatların çıkardığı kıvılcımlardan otlar tutuşur ve birlikte parlak bir aleme yanarlarmış. Geride kalan küllerden bir yumurta ortaya çıkar ve bir yavru yaparmış. Bu yavru bir yıl yaşayacak olan yeni Kaknûs kuşu imiş.Eski musıkî bilginleri bu kuşun gagasından ve ağzından çıkan seslerden esinlenerek musıki ilmini icat etmişler. Bu nedenle Kaknûs’a “Mûsîkâr” da denilir. Ancak bu kuşun daha çok anıldığı yönü yanmasıdır.” Atâî’nin; “Dimağı duhân ile fanûs-veş Yanar âteşe durma Kaknû-veş” Beliğ’in ; “Âteş-i aşkı nasıl söndüreyim dilde aceb Per salıp kendi yakar cismini nâra Kaknûs”
6 etkileşim
Durmuş Ali UTKU

Durmuş Ali UTKU

@Kurgan50
·
02 Mayıs 2022 00:59
Puan vermedi
İskender Pala'nın yazmış olduğu eser Osmanlı dönemi Divan edebiyatının gazellerinin incellenmesini ve içeriğini içeriyor. İçeriğinde çok güzel ve faydalı bilgiler var. Divan edebiyatından toplum olarak neden kopuk olduğumuzun anlaşılması üzerine bazı önemli konulara değiniyor yazar. Konu başlıkları olarak aşk, tasavvuf ve günlük yaşam gibi konuların üzerinde duruluyor gazellerde, Fatih Sultan Mehmet'in, Kanuni Sultan Süleyman'ın bile aşk üzerine yazmış olduğu gazelleri var içeriğinde. İlginç bilgilerde bulunuyor eserde örneğin: Gamzenin önceden sevgilinin bir bakışı olduğu zamanla onun yüzdeki bir gülümseme çukuruna dönüştüğü veya Çile kelimesinin dergahlara girmek isteyenlerin denemek amaçlı kırk gün bir odaya kapatılması az bir gıda ile bu zamanı geçirmesine çileye girmek denildiği ve dayanamayanların ise çileden çıkması dilimize sabredememek olarak çileden çıkmak olarak dilimize yerleşmiştir, buna benzer güzel içeriği olan bir eser tavsiye ederim
5 etkileşim
Ali

Ali

@Aliykz1
·
16 Şubat 2021 20:56
9/10 puan verdi
Meğer aşk ; üzüntü ,keder, eziyet ,kanlı gözler ve çok zahmetli bir karanlık Dünyaymış. Aşk yerine göre nimet ,yerine göre mihnet yerine göre de minnetmiş. Genel olarak konusu ilahi aşk, Kemal'e erme ,aşk yolunda yapılması gereken çaba ve önem ön planda . Bu yolda ağlamak aşığın yegâne kaderidir hatta aşk yolunda bedenine yük olacak bir elbiseye dahi ihtiyaç yoktur. Her ne denlū cevrler görse vefalar eylese Her ne denlū gūlseler hâline ol giryân olup ("Aşığın sevgiliden) her ne kadar eziyet görse ona o derece vefa göstermeli; (rakipleri) onun hâline güldükçe o da ağlamayı artırılmalı.")
10 etkileşim
Aslı

Aslı

@aslim
·
10 Eylül 2018 21:16
8/10 puan verdi
Kitap 11 bölümden oluşan Pala'nın makalelerinin toplandığı bir eser. Her birinde bir divan şairinin bir şiirini ele alıp mümkünce şerh etmeye çalışmış yazar. Divan şiiri olması göz korkutmasın hızlıca akıp gidiyor anlaşılır bir dille yazılmış. Ayrıca yazar çok samimi. Zaten beyitlerin Türkçe çevirileri de mevcut. Divan şiirine ilgi duyuyorsanız bakabileceğiniz, okuyabileceğiniz güzel bir eser.
3 etkileşim
Sedef

Sedef

@Asyalisedef
·
24 Şubat 17:31
8/10 puan verdi
Osmanlı medeniyetinin edebiyatı, hiç şüphesiz o kültürün birinci elden kaynağını teşkil eder. Bugün her ne kadar o edebiyat dünyası ile aramızda uzak mesafeler olduğu var sayılıyor ise de, aslen bizim olan ve hatta biz olan bu edebiyatın genç nesillerce anlaşılmasında sayılamayacak kadar faydalar vardır. Elinizdeki kitap bu maksatla hazırlanmıştır ve altı asırlık bir birikimin geniş kültür yelpazesine ışık tutar. Eskiler, 'el-Ma'nâ fî batnı'ş-şair' buyurmuşlardır. Yani 'Mana, Şairin içindedir.' Bu sebeple biz, şairin kastettiğini sandığımız manayı anlatırken objektif olmaya özen gösterdik. Yine de yorumlar bize aittir ve görüşlerimize katılmayanlara saygı duyarız. Çünkü bize göre bütün şiirler, bilgi edinmek için değil hissedilmek içindir. Bu kitapçık da zaten bir hissedişin ürünüdür. (Tanıtım Yazısı'ndan Alıntı)

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 54.8
Erkek% 45.2
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

İskender Pala
İskender PalaYazar, Derleyen, Çevirmen, Tasarımcı · 103 kitap
İskender Pala, 8 Haziran 1958 tarihinde Uşak‘ta Kayaağılı köyünde doğmuştur. Uşak Cumhuriyet ilkokulunda okudu. Kütahya Lisesi’nden mezun oldu. 1979 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi. Lisans tez çalışması Câmiu’n-Nezâir’dir. Yine İstanbul Üniversitesi’nde “Aşkî, Hayatı, Edebî Şahsiyeti ve Divânı” konusunda Doktora çalışması yaptı. 1983 yılında Doktorasını tamamladı. 1983 yılında Divan edebiyatı dalında doktor, 1993 yılında İstanbul Üniversitesi‘nde doçent ve 1998 yılında Kültür Üniversitesi‘nde profesör oldu. Ortaokul ve liseler için Türkçe ve Edebiyat ders kitapları yazdı. Denemeler, hikayeler, fıkralar ve edebiyat araştırmacısı olarak çeşitli ansiklopedi ve dergilerde bilimsel ve edebi makaleler yayımladı. Düzenlediği Divan Edebiyatı seminerleri ve konferansları geniş kitleler tarafından takip edildi. 1979-1982 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türkoloji seminer kütüphane memurluğu yaptı. Hayatının ilerleyen dönemlerinde çeşitli sebeplerden dolayı askerlik mesleğini tercih eden İskender Pala, öğretmen subay olarak 1982 yılında Deniz Kuvvetleri Komutanlığına girdi. 14 yıl 7 ay görev yaptıktan sonra 1996 yılında TSK‘dan ihraç edildi. 1982-1984 yılları arasında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Deniz Lisesi Komutanlığı’nda teğmen, 1984-1986 yılları arasında Üsteğmen olarak görev yaptı. 1986-1987 yılları arasında Boğaziçi Üniversitesi’nde part-time Türk Dili ve Edebiyatı öğretim üyesi olarak çalıştı. 1987-1994 yılları arasında Yüzbaşı olarak, Dz.K.K.lığı Tarihi Deniz Arşivi kuruluş ve faaliyetleri görevinde çalıştı. 1994-1996 yılları arasında Tarihi Deniz Arşiv Araştırmaları ve Dz.K.K.lığı yayın faaliyetlerinin yürütülmesi görevinde çalıştı. 1996-1997 yılları arasında Öğretim yılı, MSÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Eski Türk Edebiyatı öğretim üyesi ve İSAM redakte kurulu üyeliği yaptı. 1997 yılında Öğretim yılında İstanbul Kültür Üniversitesinde öğretim üyesi olarak çalışmaya başladı. Aynı zamanda Uşak Üniversitesi öğretim üyesidir. İskender Pala, 1980 yılında F. Hülya Avcı ile evlendi. Hilye Banu, Elif Dilasa adında iki kızı, Alperen Ahmet adında bir oğlu vardır. Ödülleri : 1989 – Türkiye Yazarlar Birliği dil ödülü, (Ansiklopedik Divân Şiiri Sözlüğü) 1990 – AKDTYK Türk Dil Kurumu ödülü, (Ansiklopedik Divân Şiiri Sözlüğü) 1996 – Türkiye Yazarlar Birliği inceleme ödülü, (Şairlerin Dilinden) 2001 – Aydınlar Ocağı Kayseri Şb. Yılın Edebiyat Adamı ödülü, 2001 – YTB Uşak Halk Kahramanı ödülü, 2003 – “Babil’de Ölüm İstanbul’da Aşk” Yılın Romanı Ödülü 2013 – Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü, Türk Patent Enstitüsü Marka Ödülü

Şir-i Kadim Sözleri ve Alıntılar

Tümünü gör
Öğretmenin Notları

Öğretmenin Notları

@ogretmeninnotlari
·
25 Aralık 2022 21:35
Efsaneye göre Kaknüs, gayet büyük bir kuş olup rüzgar estikçe çok delikli gagalarından çeşit çeşit sesler çıkarmış. Hindistan'da bulunduğuna inanılan bu kuş çeşitli renk ve şekillerle süslü imiş. Gagasındaki 360 delik vasıtasıyla çıkardığı sesler sonucu etrafına toplanan kuşları avlayarak geçinirmiş. Bu sesler o denli yanık ve etkili olurmuş ki, duyanların bağrı yanar ve onu dinlemekten kendilerini alamazlarmış. Kaknüs'ün ömrü yalnızca bir yıl imiş. Yaşının sonuna geldiği zaman çalı çırpı toplayıp üzerine çıkarak ötmeye başlarmış. Ötüşü kendisini de coşturunca kanatlarını çırpmaya başlar, kanıtların çıkardığı kıvılcımlardeian otlar tutuşur ve birlikte parlak bir alevle yanarlarmış. Geride kalan küllerden bir yumurta ortaya çıkar ve bir yavru yaparmış. Bu yavru bir yıl yaşayacak olan yeni Kaknüs kuşu imiş. Eski musiki bilginleri bu kuşun gagasından ve ağzından çıkan seslerden esinlenerek musiki ilmini icat etmişler. Bu nedenle Kaknüs'e "Musikâr" da denilir. Ancak bu kuşun daha çok anıldığı yönü yanmasıdır. Ataî'nin: "Dimâğı duhân ile fânûs-veş Yanar âteşe durma Kâknüs-veş" ve Beliğ'in: "Âteş-i aşkı nasıl söndüreyim dilde aceb Per salıp kendi yakar cismini nâra Kaknûs" beyitlerinde olduğu gibi.
22 etkileşim
Öğretmenin Notları

Öğretmenin Notları

@ogretmeninnotlari
·
25 Aralık 2022 21:35
Nâr-ı dilden zâhir etsem bir şerer âlem yanar Dursa bir dem sîne-i sûzânım üzre gam yanar -"Gönlümdeki ateşten (yalnızca) bir tek kıvılcımı açığa vursam, (bütün) âlem yanar. Gam, yanan bağrım içinde bir an kalacak olsa (gam da) yanar." *Hayalî
12 etkileşim
Durmuş Ali UTKU

Durmuş Ali UTKU

@Kurgan50
·
30 Nisan 2022 07:08
Barış varken savaşa, dostluk varken düşmanlığa ne gerek var sanki !
11 etkileşim
Öğretmenin Notları

Öğretmenin Notları

@ogretmeninnotlari
·
25 Aralık 2022 18:13
Eziyet arttıkça vefa da artmalıdır. Mantık ve akıl, eziyet artınca alakayı kesmeye ve sevgiliden ümit kesmeye hükmeder. Âşıkta ise akıl ve mantık ne arasın?
11 etkileşim
Öğretmenin Notları

Öğretmenin Notları

@ogretmeninnotlari
·
25 Aralık 2022 21:38
Fânîst cihân der-o vefâ nîst Bâkî heme Ost cümle fânîst -"Dünyadaki her şey geçicidir ve hiçbir şeyin de vefası yoktur. Baki olan yalnızca O'dur, gerisi fânidir." *Bakî
11 etkileşim

Şir-i Kadim İletileri

Tümünü gör
Henüz kayıt yok