Sabahattin Ali ile beni tanıştıran Osman balcigil'in yeşil mürekkep kitabı olmuştu. Daha sonra Ali'nin eserlerini tek tek okumaya başladım, bu kitabında bir çok öykü ve masal var, benim aklımda ve yüreğim de yer edinenlerse 'bahtiyar köpek, Cirkince, kurtla kuzu, koyun masalı, sırça köşk,
Bir kaç alıntı yapacağım: "bu dünyada cobansiz da, kopeksiz de yaşanabilirmis. ama bunu anlamak için her defasında bu kadar kanlı kurbanlar verecek olursak pek çabuk neslimiz kurur. bari siz gözünüzü açında, ileride başınıza yeniden itler, hele kendini kurt sanan palavraci itler musallat olursa, sürüyü canavarlara paralatmadan onları def etmeye bakın."( koyun masali'nin son cümlesi)
" sakın tepenize bir sırça köşk kurmayiniz. ama günün birinde nasılsa böyle bir sırça köşk kurulursa, onun yıkılmaz, devrilmez bir şey olduğunu sanmayın. En heybetlisini tuzla buz etmek için üç beş kelle fırlatmak yeter." yukarıda ki alıntılari okuduktan sonra Ali'nin dilinin sadeliğinin yani sıra öngörüsünun ne kadar kuvvetli ve yerinde olduğunu ve gelecekle ilgili mesajları o dönemlerde bilinçli veya bilinçsiz nasıl dile getirdiğini kavradim.
138h