İslam toplumunun oluşumu tarihi açıdan tetkik edildiği zaman, bu yapının temelini, üç unsurun teşkil ettiği görülür. Bunlar sırasıyla,
Kur'an-ı Kerim
Hz.Peygamber'in kişiliği/sireti
Hz.Peygamber'in sünneti (söz ve davranışları)'dır.
Miladi, yedinci asrın mekke toplumu ve dolayısıyla dünya, İslam'ı bu üç unsur ile tanımıştır.
Kur'an-ı Kerim bu yeni yapıyı oluşturan esasları hem getirmiş hem de topluma duyurulmasını ve anlatılmasını emretmiştir.
Hz.Peygamber bu tebliğ ve anlatım görevini fiilen yerine getirmiştir. Kur'an-ı Kerim ve Hz.Peygamber'in hem şahsı hem de söz ve davranışları, inananlar için İslam'ı tanıyıp yaşama örneğini oluştururken, inanmayanlar için de karşı çıkılacak hedefi teşkil etmiştir. Yani iman ve inkar konusu olmakta Kur'an-ı Kerim ve Hz.Peygamber'in bizzat kendisi ortak bir çizgi oluşturmuştur. Bu sebeple Hz.Peygamber'in şahsiyetini/sireti ve sünnetini hiç bir bakımdan İslam bütününden ve İslam toplum yapısının temelinden ayırma, ayrı düşünme imkanı yoktur...