“Sorun neymiş?”
Maddie sırıttı. “Duman alarmının pillerini değiştirmek gerekiyormuş,” dedi.
“Aaa, bu çok kötü olmuş,” dedi Chloe.
“Hayır asıl aaa demen gereken şey, Sawyer’ın markete gidip kadın için pil alması,” dedi Maddie. “Sonra da geri dönüp onları takması. Ne kadar da tatlı.”
Sawyer acı çekiyor gibi görünüyordu. “Tatlı değil, zorunlu. Oraya gitmekten yorulmuştum,” dedi.
“Tatlı,” diye tekrarladı Maddie.
Chloe bir horultuyla güldü ve Sawyer bakışlarını hemen ona çevirdi. “Yoksa sana mı tatlı denmesini isterdin?” diye sordu Sawyer.
“Ben istemezdim,” dedi Chloe. “Zaten bana tatlı denmesi için daha çok yolum var.”
“Lucille senin sevimli biri olduğunu söylüyor,” dedi Chloe.
“O herkese pembe gözlükler ile bakar,” dedi Sawyer.
Bunun karşılığında Chloe ona baktı ve “Sevimli olmadığını mı düşünüyorsun?” diye sordu.
Sawyer yüzünü buruşturdu ve cevap vermedi.
Bu bir iltifat,” dedi Chloe, eğleniyordu. “Sevimlilik, olumlu bir özelliktir.”
“Evet, köpek yavruları için,” dedi Sawyer.
Chloe güldü. Her defasında bu kadar kolayca silahını elinden alması onu şaşırtıyordu. “Endişelenme, şerif. Kimseye söylemem,” dedi.
“Chloe,” dedi ve güldü, alnını onun alnına yasladı. “Beni çok etkiliyorsun,” dedi yine sessizce. “Bunu bilmeni istiyorum. Olduğun halinle beni etkiliyorsun.” Ona sokuldu. “Sakın değişme.”
“Kız kardeşlerine söylediğin şey yalan değil,” dedi. “Yani olgunlaşman ile ilgili söylediklerin. Buraya taşındığından beri çok değiştin.”
“Öyle mi? Peki, neden hâlâ aptalca şeyler yapıyorum? Şu halime baksana, Sawyer,” dedi Chloe.
Sawyer da zaten Chloe’nin haline bakıyordu ve çamura rağmen gördüklerinden hoşlanmaya başlamış gibiydi. “Geleneksel biri olmaman senin olgun bir kadın olmadığın anlamına gelmiyor,” dedi.
Bu muhtemelen birini Chloe’ye söylediği en güzel şeydi. “Yani bu geleneksel olmamak... Sevimli gibi bir şey mi?” diye sordu.
Sawyer bir kahkaha attı ve Chloe bu sesten çok hoşlandı.