“Her neslin İstanbul’u ayrı, dedi, bizimkisi çoktan kayboldu, şimdi kaybolmakta olan, sanırım sizinkisidir. İşin hakçası aranırsa, insanlar zamanlarının şehirleriyle birlikte kaybolmalı; yoksa, her tahavvül başka bir hicran oluyor.”
... lakin, şairin de pekala dediği gibi:
" Hükm-ü Sultan olmaz ise, gelmez hata cellattan!" *
* Osmanlı zamanında celladın öldürdüğü kişi için günahsızlığını ifade eden bir deyim.
Yaradılış gereği çapraşık olmayan durumları severdi O, sınırları açıkça çizilmiş davranışları, mertliği. Öyle de olur böyle de olur düşüncesini kafasına hiç yatıramamış, yatırabilenlerle yıldızı barışmamıştı. İttihatçıların fedai gözüpekliği ne kadar hoşuna gitmişse, bu yüzden, o ikiyüzlü mason yanlarından o kadar iğrenmişti. Şimdiyse içinden silahını kapıp Anadolu'ya geçmek; Aydın'da, Bergama'da, Ayvalık'ta Yunanlılarla vuruşmaya başlamış olan Kuva-yı Milliye'ye katılmak geliyordu.
Binbaşı Ferid'in içinde demir bir kapı gürültüyle kapandı. Birden bunların İngilizlerin her buyruğuna başeğeceklerini elle tutulur bir olasılık olarak görmüştü. Mustafa Kemal Paşa'yı geri çağıracaklardı. Sözde imparatorluğu kurtarmak için Enver Paşa nasıl Almanların her dediğine boyun eğmiş, Alman Genelkurmayının tasarılarını gerçekleştireceğim diye o kadar Anadolu çocuğunu cephelerde kırmışsa Damat Ferid Paşa da öyle, İngilizlerin önünde diz çöküyor, onların tasarılarını gerçekleştireceğim diye elinden geleni ardına koymuyordu.