Daha önce Ahmet Ümit okumamıştım, sadece çevremden duyduğum kadarıyla bu yazarla ilgili bilgi edinmiştim. Kitapçıya gittiğimde alacağım kitaplar arasında değildi, fakat aldım ve Ahmet Ümit okumaya ilk romanı ile başladım.
Sis ve Gece...
Kitabı çok beğendiğimi söyleyemeyeceğim ne yazık ki... Dili akıcıydı, fakat çoğu yerde sıkılarak okudum. Belki de bu polisiye tarzı şeylere pek ilgim olmadığındandır ya da okurken sürekli yazarın ilk kitabı olduğu için böyle hissediyorum diye düşündüm.
Konusu çok sıradışı değildi ya da ben ilk kez Ahmet Ümit okuduğum ve çevremden duyduğum aşırı beğenme sözlerinden dolayı beklentimi yüksek tutmuş olabilirim. Çok mu hayal kırıklığına uğradım? Hayır.
Fakat kitaptaki ana karakteri gerçekten hiç ama hiç sevmedim, kitap ilerledikçe bir şey olsun da şu karaktere karşı duygularım değişsin, dedim kendi kendime ama olmadı. Aslında hiçbir karakteri sevmedim. Yazarın bazı ifadelerini de pek beğenmedim.
Kitapta hoşuma giden şeyler rüya tasvirleri oldu. Özellikle son bölümdeki rüya güzel anlatılmıştı. Onun dışında kitabın son sayfaları beni biraz titretti sadece, genelde bu tür sonlara karşı biraz hassasım. Kitabın sonu tahmin edilebilir miydi? Evet, ama herkes tahmin edebilir diye de kesin bir şey söyleyemem.
İlk Ahmet Ümit deneyimim bu romanla oldu. Yazara karşı biraz ön yargılı başlamış olabilirim, fakat diğer kitaplarına da bir göz atmak istiyorum.