Sisifos Söyleni

Albert Camus
Gerçekten önemli olan bir tek felsefe sorunu vardır, intihar. Yaşamın yaşanmaya değip değmediği konusunda bir yargıya varmak, felsefenin temel sorusuna yanıt vermektir. Tanrılar tarafından, her defasında yeniden aşağı yuvarlanacak olan taşı tepeye çıkarmakla cezalandırılan Sisifos, taşı belirlenen noktaya çıkarırken yeniden aşağıya düşeceğini bilse de onu taşımaya devam eder. Sisifos, Camus için bir kahramandır. Onun tek başına didinmesi bile varoluşun anlamsızlığına karşı bir direniştir. Yabancı romanında okuduğumuz uyumsuzluk duygusu, 20. yüzyıl felsefe tarihinin en mühim metinlerinden biri kabul edilen Sisifos Söyleni’nde düşünsel zeminini bulur. Absürde karşın yaşamayı, başkaldırmanın gerekliliğini savunan Camus uyumsuz kavramını burada somutlaştırır: İnsan öncelikle uyumsuzluğun bilincine varmak zorundadır ve bütün bu anlamsızlığa rağmen direnmeyi seçmelidir.
160 sayfa · İlk Yayın Tarihi: Ekim 1942
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

160 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Öncelikle bu kitap Albert Camus'nun 14 denemesinden oluşmaktadır. Denemelerin hemen hemen hepsinde ana konu "intihar." Kimi denemesinde açıktan açığa intihar ile ilgili görüşlerine yer vermiş, kimi denemesinde ise örtülü olarak intihar konusuna değinmiş. Kitabın hem bir deneme kitabı olması hem de konuları felsefi olarak irdelemesi
Sisifos Söyleni
Sisifos SöyleniAlbert Camus · Can Yayınları · 20159,4bin okunma
160 syf.
8/10 puan verdi
Sisifos ve hayat üzerine absürt söylenceler
Sisifos'u incelemeye nasıl başlanır, zor bir karar. O zaman kemerleri bağlayın! Sizi etrafından dolaştırayım. "Hayat tekrarların tekrarlarının tekrarlarından oluşur" diye über muhteşem bir söz vardır, insanoğlunun bu dünyada sayılı olan günleri çoğu zaman birbirinin tekrarı değil midir? Hatta birçok insanın hayatı bile birbirinin
Sisifos Söyleni
Sisifos SöyleniAlbert Camus · Can Yayınları · 20159,4bin okunma
160 syf.
·
Puan vermedi
·
36 saatte okudu
Bu kitap hakkında geniş ve uzun bir inceleme yazmayı düşünmüyorum. Kitap bitdikden sonra tek hiss etdiğim şeyse: "İntihar - istediği gibi yaşayamayan insanların en azından istedikleri gibi ölmeleri için onlara verilen bir şansmış."
Sisifos Söyleni
Sisifos SöyleniAlbert Camus · Can Yayınları · 20159,4bin okunma
160 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
23 saatte okudu
-Çok lezzetli bulduğumdan incelemeden geçemedim ..
İntihar şimdiye kadar çoğunlukla toplumsal bir olay olarak ele alındı.Buradaysa, tam tersine, bireysel düşünceyle intihar arasındaki ilişki söz konusu.Böyle bir edim, yüreğin sessizliğinde, tıpkı büyük bir yapıt gibi hazırlanır.İnsan kendi de bilmez bunu.Bir akşam tetiğe basar ya da kendini sulara bırakır.Kendi ellerinden ölen insanlar böylece duygularının eğimini sonuna kadar izlerler. Camus, yalnız kendilerini tüketmek amacını güden ya da kendilerini tükettiklerini sezdiği kişileri seçmiş ve bu tüm meseleyi bunlar üzerinden sorup açıklamak ile kutsamış.Hatta onlara “uyumsuz” adını vererek onları doğal düzenden soyutlamış ve genellemiş. Ona göre yaşamak uyumsuzu yaşatmaktır.İntihar ise uyumsuzu kendince çözer ve onu da aynı ölüme sürükler.Ama neticede intihar bir yanılsamadan ibarettir.Ve alınması gereken ders kitaba ismini veren “sisifos” misali hayata boyun eğip, insansı varoluşun lanetine katlanmaktır...
Sisifos Söyleni
Sisifos SöyleniAlbert Camus · Can Yayınları · 20159,4bin okunma
151 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Ah, bir Sisifos olsaydım :))
¶¶Gerçekten önemli olan tek bir felsefe sorusu vardır:İntihar.'¶¶ Bu sözlerle başlıyor Camus başyapıtına. Söz konusu kitap için yapılacak en iyi başlangıç olduğu da su götürmez bir gerçek. Camus, Nobel ödülü kazanmış denemesinde, akıl, mantık, absürd, saçma ve uyumsuz gibi terimlerden yola çıkarak hayatın yaşamaya değip değmeyeceği sorusuna cevap
Sisyphos Söyleni
Sisyphos SöyleniAlbert Camus · Adam Yayınları · 19839,4bin okunma
160 syf.
9/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Başkaldırmak.. inadına yaşamak.. 1942’de II. Dünya Savaşı’nda deneme ve makalelerinin derlemesinden oluşan Sisifos Söyleni, aynı yıl yayınlanmış Yabancı adlı romanıyla birbirini tamamlar nitelikte olup, Nobel Edebiyat ödülüne layık görülmüştür. Yabancı, Düşüş, Sisifos Söyleni okuduğum üç eserinde de varoluşçu izler taşıyan Camus, saçma
Sisifos Söyleni
Sisifos SöyleniAlbert Camus · Can Yayınları · 20159,4bin okunma
160 syf.
9/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Absürdizm ve İntihar Üzerine Bir Camus Söyleşisi
Hayat anlamsızdır, Dünya boştur. Olaylar ve olgular arasında nesnel bir neden-sonuç ilişkisi yoktur, o hâlde insan neden yaşamalıdır? Türünün en önemli eserlerinden biri olan bu kitapta
Albert Camus
Albert Camus
harika bir denemeyle insanın hayatın anlamsızlığına karşı direnişini ve bu direnişin mânâsız olmasına rağmen sürmesindeki absürdlüğü bize anlatıyor.
Sisifos Söyleni
Sisifos SöyleniAlbert Camus · Can Yayınları · 20239,4bin okunma
160 syf.
·
Puan vermedi
·
10 günde okudu
Camus'nun hayatın anlamı, intihar ve yaşamı sorguladığı, kendi "absürdizm" ideolojisini ortaya attığı felsefi denemelerinden oluşan kitabı Sisifos Söyleni. Baştan söyleyeyim ilk başlarda akıcı olmasına rağmen sonradan bayağı zor anlaşılır bir kitap ve kesinlikle ortalama felsefe bilgisiyle Camus için bir ön okumanız olmadan başlamayın
Sisifos Söyleni
Sisifos SöyleniAlbert Camus · Can Yayınları · 20209,4bin okunma
160 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
30 saatte okudu
Albert Camus’nun Sisifos Söyleni kitabında bahsi geçen Sisifos’un hikayesini biliyor musunuz? Sisifos, Efira’nın ilk kralıydı. Zeki bir yöneticiydi. Aynı zamanda güç gösterisinde bulunmak için ziyaretçilerini öldüren bir tirandı. Kutsal misafirperverlik geleneğini ihlal etmesi tanrıları çok öfkelendirdi ama Sisifos sarsılmaz kendine güveni ile
Sisifos Söyleni
Sisifos SöyleniAlbert Camus · Can Yayınları · 20209,4bin okunma
141 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Benim de savunduğum gibi, eğer bir bitki veya bir hayvan olsaydik (yani düşünmeyen hayvan) her şey anlamlı olacaktı. Daha doğrusu bir anlam aramayacaktik. Böyle bir bilincimiz olmayacakti. Ölümlü olduğumuzun farkında olmayacaktik. Ancak farkindaligimiz var, bilincliyiz ve yaşamın ölüm karşısındaki aczi bizi mutlak anlamsizliga götürüyor. Bilim,
Sisifos Söyleni
Sisifos SöyleniAlbert Camus · Can Yayınları · 20159,4bin okunma

Yazar Hakkında

Albert Camus
Albert CamusYazar · 44 kitap
Varoluşçuluk ile ilgilenmiştir ve absürdizm akımının öncülerinden biri olarak tanınır; fakat Camus kendini herhangi bir akımın filozofu olarak görmediğinden, kendini bir "varoluşçu" ya da "absürdist" olarak tanımlamaz. 1957'de Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanarak, Rudyard Kipling'den sonra bu ödülü kazanan en genç yazar olmuştur.Ödülü aldıktan 3 yıl sonra bir trafik kazasında hayatını kaybetmiştir. Hayatı Çocukluğu ve gençliği 20. yüzyılın en güçlü Cezayirli yazarlarından biri olan Albert Camus, 1913'te Cezayir'in Mondovi kasabasında doğdu. Yoksul bir aileden gelen Camus'nün babası bir Alsaslı, annesi ise İspanyol'du. I. Dünya Savaşı sırasında, 1914'te babasını kaybetti. Annesi evlerde hizmetçilik yaparak oğlunu okutmaya çalıştı. Ancak Camus, daha bağımsız bir hayat sürebilmek için evinden ayrıldı. 1923'te liseye, ardından da Cezayir Üniversitesi'ne kabul edildi. Üniversite eğitimi sırasında sağlığı bozuldu ve 1930'da vereme yakalandı. Hastalığı yüzünden üniversite takımının kaleciliğini bırakmak zorunda kaldı. Bundan sonra çeşitli işlerde çalışmaya başlayan Camus, felsefe eğitimini ancak 1936'da tamamlayabildi. 1934'te Fransız Komünist Partisi'ne katıldı. Bu hareketinin kaynağı, Marksist-Leninist öğretisine (doktrinine) desteğinden ziyade, İspanya'da daha sonra iç savaşla sonuçlanacak politik duruma duyduğu kaygıydı. Ancak üç yıl sonra, Troçkist suçlamasıyla partiden atıldı. Camus 1934'te Simone Hie'yle evlendi. Simone bir morfin bağımlısıydı ve Camus'yle evlilikleri, Simone'nun sadakatsizliğine bağlı olarak son buldu. 1935'te "İşçinin Tiyatrosu"nu (Théâtre du Travail) kurdu fakat bu tiyatro 1939'da kapandı. Aynı yıl, verem hastası olduğundan Fransa ordusuna kabul edilmedi. 1940'ta piyanist ve matematikçi Francine Faure ile evlendi ve 5 Eylül 1945'te Catherine ve Jean adlarında ikiz çocukları oldu. Aynı yıl Paris-Soir dergisi için çalışmaya başladı. Daha henüz "Sahte Savaş" olarak adlandırılan II. Dünya Savaşı'nın ilk zamanlarında bir pasifist olarak kaldı. Ancak bu tutumu Paris'in Alman ordusu tarafından işgali ve 1941'de, komünist gazeteci Gabriel Péri'nin gözleri önünde idam edilmesiyle değişti ve onun da başkaldırmasına neden oldu. Paris-Soir ekibiyle Bordeaux'ya gitti ve aynı yıl ilk kitapları olan "Yabancı" ve "Sisifos Söylencesi"ni tamamladı. Camus, Bordeaux'yu 1942'de terkedip Cezayir'in Oran şehrine gitti ve ardından Paris'e döndü. Edebiyat kariyeri Camus II. Dünya Savaşı sırasında Naziler'e karşı oluşmuş Fransız Direnişi'ne katıldı ve bu direnişin bir parçası olarak "Combat" adında bir gazete yayımlamaya başladı. 1943'te gazetenin editörü oldu; fakat 1947'de "Combat" ticari bir gazete olunca buradan ayrıldı. Jean-Paul Sartre ile tanışması burada gerçekleşmiştir. Savaştan sonra, Sartre ve Beauvoir gibi kişilerin buluştuğu Boulevard Saint-Germain'deki Café de Flore'u ziyaret etmeye başladı. Bu yıllarda, aynı zamanda Amerika'yı turlayarak Fransız varoluşçuluğu hakkında dersler verdi. Politik olarak sol görüşlere yatkın olmasına rağmen komünizme karşı çıkması, ona komünist partilerde arkadaş kazandırmadığı gibi Sartre'dan da uzaklaştırdı. Camus, 1949'da vereminin tekrarlaması yüzünden iki yıl inzivaya çekildi ve "Başkaldıran İnsan"ı yayımladı. Bu kitap, Fransa'daki birçok sol görüşe sahip arkadaşı ve özellikle de Sartre tarafından hoş karşılanmadı ve Sartre'la bütünüyle yollarını ayırdı. Kitabının tatsız yorumlarla karşılanması Camus'yü kitap yazmaktan tiyatro oyunları çevirmeye itti. Camus, 1950'lerde kendini insan haklarına adadı. 1952'de Birleşmiş Milletler, Francisco Franco diktatörlüğündeki İspanya'yı üye olarak kabul edince UNESCO'daki çalışmalarını durdurdu ve kurumdan ayrıldı. Ayaklanmalarda insandışı bir sertlik kullanan Sovyet metodlarını eleştirdi. Pasifistliğini koruyan Camus, İdam cezasına karşı savaşını sürdürdü. Cezayir Bağımsızlık Savaşı 1954'te başladığında, Camus kendini ahlakî bir ikilem içinde buldu. Bunun nedeni, Cezayir doğumlu Fransızları tasvir ederken kullandığı sıfat olan "siyah ayak"tı. Ancak, sonunda, savaşta Fransa hükümetini savunuyordu. Kuzey Afrika'da başlayan isyanın, aslında Mısır önderliğindeki yeni-Arap emperyalizminin ve batıya saldıran Sovyetler Birliği'nin işleri olduğunu düşünüyordu. Cezayir'in özerk, hatta bir federasyon olmasını savunuyor; fakat bütünüyle bağımsızlığını desteklemiyordu. Öte yandan, Araplar'la "siyah ayak"ların beraber yaşayabileceğini düşünüyordu. Bu kriz sırasında ölüm cezasına çarptırılan Cezayirlilerin kurtulması için gizlice çalıştı. Camus, 1955 ve 1956 yıllarında Fransız "L'Express" dergisinde yazdı. Bunların ardından 1957 yılında Camus Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazandı. Nobel ödülünü aldıktan sonra büsbütün genişleyen ünü, onu XX. yüzyıl dünya edebiyatının başköşesine yerleştirdi. Genel yaklaşım bu ödülün bir önceki yıl yayımlanan "Düşüş" için değil, idam cezasına karşı yazdığı "Réflexions Sur la Guillotine" makalesi için verildiğidir. Stockholm Üniversitesi'nde yaptığı bir konuşma esnasında Cezayir konusundaki hareketsizliğini savundu. Fakat daha sonra Cezayir'de yaşayan annesinin başına ne geleceği konusunda meraklandığını bildirdi. Çelişkili sayılan bu durum Fransız sol entelektüelleri tarafından tepkiyle karşılandı. Ölümü  Camus, 4 Ocak 1960'ta, Sens yakınlarındaki küçük Villeblevin kasabasında "Le Grand Fossard" isimli bir yerde geçirdiği trafik kazası sonucu hayatını kaybetti. Daha sonra mantosunun cebinde bir tren bileti bulunmuştur. Büyük bir olasılıkla, Camus gideceği yere trenle gitmeyi planlamıştı; fakat arkadaşıyla birlikte arabayla dönmeyi tercih etti. İronik biçimde, Camus daha önce en absürt ölüm şeklinin ne olduğu sorulduğunda, araba kazasında ölmeyi bunlardan biri olarak nitelendirmişti. Kazanın gerçekleştiği Facel Vega marka otomobilin sürücüsü ve yayımcı dostu da Camus'yle birlikte hayatını kaybetti. Camus Lourmarin Mezarlığı, Lourmarin, Vaucluse, Provence-Alpes-Côte d'Azur'de gömülmüştür.  Camus'nün ölümünden sonra telif hakları Camus'nün çocukları olan, Catherine ve Jean Camus'ye devredildi. Ölümünden sonra 1970'te "Mutlu Ölüm", 1995'te de öldüğünde hala bitmemiş olan "İlk Adam" yayımlandı. Camus'ye göre "saçma" Camus'nün felsefeye en büyük katkısı, insanların ne berraklık ne de anlam sunan dünyada bunları aramalarının sonucu olarak oluşan "absürt" fikridir. Filozof bu felsefesini "Sisifos Söylencesi"nde açıklayıp "Yabancı" ve "Veba" gibi romanlarında da işlemiştir. Genelde varoluşçulukla birlikte ele alınan "Absürdizm" (Saçma, uyumsuzluk felsefesi) ile birçok yazar ilgilenmiş ve bu felsefi düşünce akımını kendine göre yorumlamıştır, Camus "saçma"`nın kurucusu değildir fakat bu düşünce akımında önemli bir yer tutar. Camus, makalelerinde okuyanı dualizmle tanıştırır. Mutluluk ve keder, yaşam ve ölüm, karanlık ve aydınlık.. Hayatın çeşitli biçimlerde geçtiğini ve insanın ölümlü olduğu gerçeği de budur. Sisifos Söyleni`de bu dualizm bir çelişki halini alır: Bir yanda yaşayarak hayatlarımıza değer vermekte öte yandan eninde sonunda yok olacağımız gerçeğini de bilmekteyiz. Bu çelişkiyle yaşamak "Absürt"`ün ta kendisidir. Eğer hayatımızın anlamsız ve boşuna olduğunu biliyorsak, kendimizi öldürmeli miyiz? Bu trajedik kısır döngü nasıl aşılabilir? Camus saçma kavramını burada kurar: yaşamın beyhudeliğinin bilincinde olan insan. Fakat Camus intihardan yana değildir, yaşamın anlamsızlığının yok edilemeyeceğinin bilincindedir fakat bununla savaşmaktan kaçınmaz. Varoluşçuluk ve absürdizm hakkındaki görüşleri Bazı eleştirmenler Camus`yü kategorize etmeye çalışarak onun bir varoluşçu ya da absürdist olduğunu söyler. Eleştirmenlerin mi ya da Camus`nün kendi ifadesinin mi doğru olup olmadığı tartışılmakla birlikte, Camus etiketlenmeyi sevmediğini belirterek varoluşçu olduğu tanımına karşı çıkar: "Hayır, ben bir varoluşçu değilim. Sartre ile isimlerimizin yan yana anılmasına hep şaştık. Sartre ve ben kitaplarımızı birbirimizle gerçekten tanışmadan önce yayımladık. Birbirimizi tanıdığımızda ise ne kadar farklı olduğumuzu anladık. Sartre bir varoluşçudur, benim yayımladığım tek fikir kitabı Sisifos Söylencesi`dir ve sözde varoluşçu filozoflara karşı doğrultulmuştur.Camus felsefesini en iyi anlatan sözlerinden biri de; 'hayat hiç bir şey değildir, itina ile yaşayınız.'dir. Hayatın bir anlam aramaya çalışmayacak kadar kısa olduğunu, nihayetinde bir anlamı olmadığı, anlamı olsa bile olmasının hiç bir şey değiştirmeyeceğidir. Bu yüzden insanın yapabileceği en iyi şey hayatını yaşamak olacaktır. Camus hayatın anlamsız olduğunu söylemiştir, fakat anlamsız bir şeyi anlamlı yaşamanın da bir sakıncası yoktur. Bu yüzden Camus'un felsefesi pesimizm veya aşırı bir melankoli değildir. Bir absürdist olup olmadığı hakkında da şunları söyler: "Absürt kelimesinin kötü bir geçmişi var ve bunun beni rahatsız ettiğini itiraf ediyorum. Absürt`ü Sisifos Söylencesi`de ele alırken, bir metod arıyordum doktrin değil. Sistemli bir şüphe pratiği yapıyordum. Daha sonra bir şeyler inşa edebileceği düşüncesiyle "tabula rasa" yöntemini kullanmaya çalışıyordum. Eğer hiçbir şeyin bir anlamı olmadığı varsayarsak, dünyanın absürt olduğu sonucuna ulaşmalıyız. Fakat gerçekten hiçbir şeyin hiçbir anlamı yok muydu? Bu noktada kalabileceğimize hiçbir zaman inanmadım." Camus ve futbol Camus`yle birlikte anılan ve sık sık gönderme yapılan konulardan biri de kaleciliğidir. Bir süre Cezayir Üniversitesi genç takım kaleciliği yapmıştır ve maç raporlarına göre tutkuyla oynayan cesur bir kalecidir. Bir seferinde arkadaşı Charles Poncet "tiyatroyu mu yoksa futbolu mu" tercih edeceğini sorduğunda, "Tereddütsüz futbol" cevabını vermiştir. Tüberküloza yakalanınca futbolu bırakmak zorunda kalmıştır. 1950'li yıllarda bir spor dergisine futbol hakkında bir yazı yazması rica edilince şöyle demiştir:  « Ahlak ve insanın yükümlülükleri hakkında güvenebileceğim ne biliyorsam onu futbola borçluyum.»   Camus, dini ve politik insanların aklımızı karışık ahlaki sistemlerle karıştırmaya çalıştığını böylece aslında basit olan şeylerin olduğundan daha komplike göründüğünü söyler. İnsanlar, politikacılar ve filozofların alanı yerine futbolun basit ahlakına bakmakla daha iyi edebilir.  
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.