Bir bu eksikti. İşe ilahi güçler karışıyordu. Aslında, şaşırtıcı hiçbir şey yoktu. En başından beri, bu hikâye tanrıların belirlediği koşullarla yazılıyordu.
kendine kızıyordu ama bir yanı da, daha derin, daha karanlık tarafı, tam tersine bu sıradan mutluluğu sarsmaktan keyif alıyordu. Kendisinin hiç sahip olamadığı bir mutluluğu.
Yalan söylüyordu. Savaşların ve diktatörlüklerin tarihinde nedensiz ve sapıkça yapılmış zulümler hayli fazlaydı. Her enlemde ve her çağda, insan bir hayvandı, iğrençliğin sınırlarını aşması için dizginlerini serbest bırakmak kâfiydi.
Kumda yürüdü, tüm bedenini kuşatan soğuğa aldırmadan, ışıklardan uzak bir yere bağdaş kurup oturdu ve belli belirsiz bir keyifle sandviçini yedi. Omuzlarında yalnızlığın ağırlığını hissediyordu. Bir arkadaşı, dostu, bir müttefiki yok muydu?