Büyük bir üçlemenin ardından yeni bir başlangıç ta da bir tür ara geçiş gibiydi diyebilirim. Arada geçen zamana hasret olarak, bir buruklukla başlıyor ve okuyorsunuz. Nitekim benim ilk üçlemenin ardından kendimi ite ite okumam gerekti.
Sanderson, hepimizin alıştığı, sevdiği ve hayranı olduğu karakterlere nokta koyarak üç yüz yıl ileriye bir zaman atlaması yaparak büyük bir risk almış diyebilirim. Daha da önemlisi bunun altından çok iyi kalkmış.
Kanun Alaşımı'nı okumaya başladığımda o kadar soğuk duruyordum ki ilk düzlüğü (1/3'lük kısmı) okuyana kadar ne Wax'a ne Wayne'e ne de Marasi'ye alışamadım. Sonrası ise aynı akıcılıkla geldi.
Sissoylu'nun orjinal dünyasını Western ile yoğuran Sanderson, zaten harika olan bu dünyayı ve onun sistemini en başından kurmuş. Sissoylu oranını azaltmış, Siskanlara yeni ayar çekmiş ve bunu yeni Allomantik metallerle süslemiş. Daha da önemlisi Ferusimya ve Allomansi kullanımını birleştirerek ilginç alaşımlar ortaya koymaya başlamış.
Nitekim finaldeki sürpriz olmasa tüm bu riski bertaraf etme durumlarına rağmen ufak bir miktar da olsa okur kaybetme riski vardı ama son sahne ile bunu da engellemeyi başardı. Final ardından sonraki kitapları okumaya devam etmeyecek bir fantastik kurgu okuru tanımıyorum.
Örneğin ben hemen okumaya geçiyorum.