İlk kitaba göre çok ağır geçiyor ve Kelsier’ın yokluğu GERÇEKTEN hissediliyor. Buna rağmen Vin ve Elend’ın olgunlaşışı, kurgunun daha açığa kavuştuğu, güzel bir geçiş kitabı. Üçüncü kitabı da okuduktan sonra bu yorumu yazdığım için söylüyorum, bu kitap boyunca dayanmayı başarırsanız, üçüncü kitaptan gerçekten çok memnun kalacaksınız, diye düşünüyorum ben. (Ufak Sazed esprileri bile ekliyorum mükemmel.)
Gelelim SPOILER sayılacak düşüncelerime.
İlk olarak Zane’i çok sevdiğim ve çabuk veda ettiğimize üzüldüm. Oysaki Kelsier’dan sonra yeni bir kuvvetli Sissoylu arayışındaydım — neyse ki bu beklediğim Sissoylu, Vin oldu da Zane için çok yas tutmadım. Sadece şu son sahnede, Zane ölmeden önce onun içinden konuşan şu “Tanrı”nın sözleri içimi ürpertti ve beni en çok heyecanlandıran sahnelerden biriydi sanırım.
Ha bir de, kitabın başlarında Sazed’in gidip “BU METNİ METALE YAZIYORUM ÇÜNKÜ METALE YAZILMAYAN HİÇBİR ŞEYE GÜVEN OLMAZ” diye başlayan metni kağıt kalem kapıp geçirmeye başlamasına o kadar hayran kaldım ki... Kitap boyunca bunun gerginliğini yaşadım sanırım.