Siyah Gözler

Cemil Süleyman
Bakınız, yine sükût ediyorsunuz. Aşkınızda bile gururunuza mağlup oluyorsunuz.
Temennim..
Yaşamakla hissedilen elemlerden, ızdıraplardan, istikbalin daima insanı tehdit eden felaketlerinden, ümitsizliklerinden bir an içinde kurtulmak...
Reklam
..aşkınızda bile gururunuza mağlup oluyorsunuz."
“Anlıyor musun, kıskanıyorum... Bir deli gibi, bir çılgın gibi kıskanıyorum... Bu gözleri, beni deli eden, çıldırtan bu güzel gözleri, bu siyah gözleri kıskanıyorum... Onlarda bir başka hissin, bir başka hayalin gölgelerini görmek istemem. Onlarda yalnız ben yaşamak, yalnız ben ölmek isterim...”
siyah gõzler
Aşkın,arzunun õnüne geçen bir kıskançlıktan daha korkunç bir şey olamaz...
Sayfa 77 - akvaryumKitabı okudu
“Aşk… Bu, öyle bir kuvvet idi ki bütün diğer kuvvetler, onun elinde adi bir oyuncak olmaktan kurtulamaz; kavânân-i beşeriyye [insanlık kanunları] bile onun önünde hükümsüz kalırdı…”
Sayfa 29 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Demek insanlık denilen şey yoktu.
Sayfa 99 - Bordo SiyahKitabı okudu
Genç kadın, bir şey söylemiş olmak için elindeki bir çiçeği göstererek: "Bakınız," dedi. "Ne güzel rengi var! İnce hareleriyle işlemeli gibi duruyor!" Delikanlı, hep o ruhunun derinliklerine işleyen bakışlarıyla ona biraz daha yaklaşarak: "Evet," dedi. "Güzel! Tıpkı sizin gözünüze benziyor!" Genç kadın, gülümseyerek yanıt verdi: "Çiçeğin kadrini düşürmüş olmaz mısınız?"
Sayfa 55 - Bordo Siyah Klasik Yayınlar Baskı 2004
Bugün şiddetle istenen bir şeyin, yarın kullanılmış eski bir paçavra gibi atılmayacağına nasıl emin olabilirdi? Bunlar öyle geçici heveslerdi ki ancak birkaç gün süren bir ateşten sonra kıvılcımlar yavaş yavaş söner; gözleri kamaştıran alevler altında, ruhu üşüten bir şey kalmazdı ve o zaman, gerçeği bütün kaba çizgileriyle açığa vuran gençlik, bir kadının otuz yaşını, nesneleri bir kaç misli büyüten bir mikroskopla görmeye başlardı.
Reklam
Aslında şu otuz üç yıllık hayatımda mutlu yaşadım diyebilecek nesi vardı? Cemil Süleyman
“…Pek bu izdivaçlar [evlilikler] biliyordu ki o kadar arzu ile yapıldığı halde netice de hep birer facia ile nihayet bulmuştu. Aşk… Onu bu hale getiren zaten o değil miydi?..”
Sayfa 52 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
“Hakaret mi, dediniz?.. Sizi tahkir etmek[aşağılamak]!.. Sizi tahkir etmek!.. Lakin bunu söylemekle, işte siz, beni tahkir etmiş oluyorsunuz. Ben, size aşkımdan, sizi sevdiğimden bahsediyorum. Eğer sevmek bir kabahat ise, bu, benden ziyade size ait olmak icap eder… Niçin bu kadar sehhâr[büyüleyici] oldunuz?.. Oh, anlıyorum, beni öldürmek, harap etmek istiyorsunuz… Fakat düşününüz ki benim de bir kalbim var… Siz, nasıl güzelliğinize karşı, lâkâyd[kayıtsız] kalanları affetmez iseniz, ben de aşkımı ihmal edenleri mazur görmem. Lakin bunu anlamıyorsunuz; anlamak istemiyorsunuz… Kadın değil misiniz?.. Siz de bütün diğerleri gibi, perestişkârlarınızı[âşıklarınızı] kahretmekten telezzüz edersiniz[hoşlanırsınız]… Fakat bir gencin kalbiyle oynamak, emin olunuz ki eğlenceli göründüğü kadar da tehlikelidir… Bunu, evvelden tahmin etmiş olmanız icap ederdi. Hâlbuki siz, güldünüz; eğlendiniz; temayüllerime[eğilimlerime] karşı bazen lakayd[kayıtsız], fakat ekseriya[çoğunlukla] müsait tavırlarınızla beni sürüklediniz; bu noktaya kadar getirdiniz… Şimdi burada terk etmek, ben, azaplarımla, ıstıraplarımla kavranırken, siz, karşıdan felaketimle istihzâ[alay] etmek, yavrusuyla oynarken öldürülen bir kedi gibi, zavallı mürde[ölü] aşkımın na’ş-ı hazini[hüzünlü naaşı] üzerinde uyumak istiyorsunuz… Fakat rica ederim, bu, bir cinayetten başka bir şey midir?.. Bakınız, yine sükût ediyorsunuz[susuyorsunuz]... Aşkınızda bile gururunuza mağlup oluyorsunuz… Oh, bu kadınlar!.. Ne anlaşılmaz muammadırlar[bilmecedirler]!..”
Sayfa 25 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
“ ‘Kalpsiz’ diyordu. ‘Oh evet, beni maruz görünüz; size ancak bu kelime ile hitap edebildiğim için beni affediniz… Bakınız, gaddar demiyorum… Çünkü hissetseydiniz, eminim ki sizin için çarpan bir kalbi çiğneyip geçmezdiniz… Halbuki siz çiğnediniz… Demek kalbiniz yoktu; hissetmiyordunuz; karşınızdakini kahrederken kahrolmaktaki elemleri, ıstırapları duymuyordunuz… Fakat ben…”
Sayfa 37 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
“… ihtimal, o, burada, teessüründen [üzüntüsünden] ağlarken, diğeri, vurduğu darbenin hazz-ı intikamıyla [intikam zevkiyle] mütelezziz oluyordu[tat alıyordu]. Zaten insanlar hep böyle değil miydi?...”
Sayfa 34 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Resim