İlk tohumlarının pamir dağlarından geldiği bilinen lalenin doğudan batıya yolculuğu sonrasında Avrupalı eyaletlerde yarattığı hayranlığı ve bu hayranlığın giderek saplantıya dönüşen bir şekilde 17. Yy’da bıraktığı izleri resmeden bir hikaye, Siyah Lale.
Binlerce çiçek içinde sadece birinin, tek rengi için yazılan eser, lalenin o dönemde büyük bir çılgınlık haline geldiğini ve (bugün düşünüldüğünde biraz şaşırtıcı gelse de) tek bir çiçeğin bile ne denli sevilebileceğine yönelik bir belge niteliğinde.
Dumas, tüm bunları aktarırken Hollanda tarihinde yaşanmış büyük siyasi olaylara da şöyle bir değinmiş ama hikaye esas olarak; doğanın henüz bir benzerini yaratmadığı bilinen siyah renkli bir lalenin insan eliyle ortaya çıkarılma çabaları içinde yapılan fedakarlıkları, adanmışlıkları ve buna karşın duyulan haset ve kıskançlıkları dolaylı bir aşk hikayesi üzerinden anlatıyor. Tüm bunların yanında ilahi adaletin her zaman hakedene tecelli edeceği yönündeki göndermeler de hikayede kendine yer buluyor.