“İnsan ruhunu bir başkasına teslim etti mi yüreği ayrı yöne gidemezdi.”
İlk baskısı 2011 yılında yayımlanmış, Türk yazarlar arasında fantastik türün en güçlü kalemlerinden Gülşah Elikbank’ın Günebakan Üçlemesi’nin birinci kitabı.
Geçirdiği bir kaza sonucu yolu oldukça tuhaf bir kasabaya düşen Nil’in etrafında gelişen olaylar ile başlıyor hikayemiz. Peki bu hikayede neler mi var?
Lanetli bir kasaba, geçmişten gelen büyük bir aşk hikayesi, değişik yeteneklerde birbirine düşman iki kabile, konuşan ölüler, sizin en derin acılarınızı bile görebilecek tehlikeli bir düşman. Tüm bunlar ile savaşmak zorunda kalan, son çarelerini kasabaya gelecek bir kurtarıcıya bağlamış gençler ve onların son umudu, kasabanın yeni misafiri Nil.
Nil, hiç tanımadığı bu insanlara yardım etmek isterken aşkı, acıyı, pişmanlığı, hüznü de beraberinde yaşayacak. Kayra ve Fimes onun ayrılmaz parçaları olurken, Nil kendi içinde kaç parçaya bölünecek göreceğiz.
Stephenie Meyer’in Alacakaranlık serisini de okumuş biri olarak bu seriyi çok daha yaratıcı ve akıcı bulduğumu söylemek isterim.
Gerek kalemi gerek yaratıcılığı ve olay örgüsü ile beni kendisine hayran bırakan, bana tüm hikayeyi film tadında yaşatan yazarı ayrıca tebrik ediyorum. 565 sayfanın nasıl geçtiğini anlamadım.
Seriyi mutlaka tamamlayın, bana hak vereceksiniz...
Günebakan Üçlemesi
- Siyah Nefes
- Mavi Dağ
- Kızıl Ölüm
