“Gecenin sabaha yürüdüğü yerden dönüyorum, bir an’dan ötekine geçen zamanın sarıp örten pusunda, yorgun.
Bir dert gibi içimde duran bu aşk da
geçmişe karışıp dönecek bir gün.
Yanımda sokak, elimden tutmasa düşeceğim,
dizlerim kanayacak
hiç yaşlanmıyor ruh, hep aynı çocuk.
Kalabalıklar içinde iliştiğim bu barışık olmadığım hayat,
bu yıkıntılar arasında kaybolmuş beden benim mi,
nasıl bir ikilemdir ki, keşke katılaşsam,
keşke olmasaydı içimde dediğim
her şeyi kucaklamak isteyen şefkat
olmazsa olmazım olan sevgi
hep ben mi görüyorum küçük hasta kedileri.
Gündüzlerin gece, gecelerin yine gece olduğu vakitler,
kalbinin aynasında yüzümü göremediğim sevgili
neyi bulmaya çıkmıştım ben sendeki bu uzun yola
vardım mı,
buldum mu,
kimi sevsem çoğaltarak sevdim, gereğinden çok, fazladan.”
....