Öne Çıkan Siyasal İktidar-TRT İlişkisinin Dünü Gönderileri
Öne Çıkan Siyasal İktidar-TRT İlişkisinin Dünü kitaplarını, öne çıkan Siyasal İktidar-TRT İlişkisinin Dünü sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Siyasal İktidar-TRT İlişkisinin Dünü yazarlarını, öne çıkan Siyasal İktidar-TRT İlişkisinin Dünü yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Radyonun Kuruluşu
Türkiye’de radyo işletmeciliği 21 Şubat 1924 tarih ve 406 sayılı Telsiz ve Telefon Kanunu’na göre kurulmuştur. Bu kanun ülke içinde telsiz ve telefonla haberleşme yetkisini Posta ve Telgraf Genel Müdürlüğü’ne vermiştir. Kanunun çıkmasından sonra çeşitli ticari kuruluşlar radyo işletmeciliği konusunda ruhsat almak için başvuruda bulunmuştur. Ardından İçişleri Bakanlığı 1926 yılında radyo işletme hakkını İş Bankası, Anadolu Ajansı ve bazı girişimcilerin ortaklığıyla kurulan Türk Telsiz Telefon A.Ş.’ye 10 yıl süreyle vermiştir. Bu şirketin kuruluş sermayesinin %70’i özel hukuk hükümlerine bağlı ve tümüyle devlet emrinde olan Anadolu Ajansı ile İş Bankası’na, geri kalan %30’u da şirket sermayedarları olan özel kişilere aitti. Şirketin hisse oranlarından da anlaşılacağı üzere devlet özel sektöre destek vererek radyo yayıncılığını özel teşebbüs aracılığı ile gerçekleştirmeyi amaçlamıştır. Bu politika Atatürk’ün o dönemde uyguladığı özel girişimi teşvik etme ve destekleme şeklinde özetlenebilecek ekonomi politikası ile örtüşmektedir.
İthal malı fikirlere ithal malı ihtiraslara, bu ülkenin gerçek evladının karnı toktur. Yalanla, hile ile, kışkırtma ile ikbal yolu arayanlar, karanlık niyetlerine gömülüp tükenecektir.
Türk toplumunun bir bütünün ayrılmaz ve eşit haklara ve
sorumluluklara sahip fertlerden meydana geldiği anlayışı, halkın hem maddi, hem manevi gelişimi için geçerlidir.
Devlet tekelinde bulunan radyo ve televizyon yayınlarını toplumun bir bütün olarak ihtiyaç ve yararlarına hizmet eder şekilde kullanmalıdır. Bu hizmet sadece belirli grupların tercihlerine göre şekillenmiş bir yayın politikası ile sürdürülemez. Demokrasilerde yayın idaresi böyle bir anlayış çerçevesinde uygulamayı yapmalıdır. Çünkü demokratik rejimlerde söz, vicdan, basın, seyahat ve çalışma hürriyeti gibi devlet tekelinde bulunan yayın araçlarından güvenilir, doğru haber ve bilgi alma ilkesi de bu rejimin ayrılmaz bir parçasıdır. Aksi halde demokratik devlet idarelerinin aniden veya tedricen yıkılmasında basın yayın araçlarının önemli rolü olabilir.Tarafsız ve dürüst bir radyo-televizyon yayını, demokrasi rejiminin vazgeçilmez bir şartıdır. Böylece devletin üst kademe yöneticileri, hükümetler daha yüksek bir sorumluluk duygusuyla, daha hassas bir titizlikle tekellerinde bulunan kamu yayın kuruluşları idaresini kurmak görevindedirler. Bu kuruluşların idareleri siyasi ihtirasları olanlara, ideolojik saplantıları bulunanlara, sorumluluk taşımayan macera eğilimlerine verilmemelidir. Aksi halde bu yayın organlarına karşı güven sarsılır, kitleler kısmen de olsa tek yönlü olarak şartlanmaya başlar ve demokrasi zedelenir.