Aziz Nesin'in Aziz Nesin'den Seçtikleri

Sizin Memlekette Eşek Yok mu?

Aziz Nesin

Oldest Sizin Memlekette Eşek Yok mu? Quotes

You can find Oldest Sizin Memlekette Eşek Yok mu? quotes, oldest Sizin Memlekette Eşek Yok mu? book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
O denli çok yapılmamış, yarıda kalmış işlerim var ki... Ne çok işlerim kaldı geriye... Dünyaya borçlu ölüyorum. Kim var ki dünyaya borçlu ölmeyen? Borçlu değil, alacaklı ölenler bile var... Örneğin Einstein... Örneğin Shakespeare...
Bu kez tamam, diyorum kendi kendime. işte ölüm beni teslim alıyor. Hayır, ölüm, beni teslim alamaz, ancak esir alabilir. Teslim olma!.. Ölüm seni asla da.... Çok belli ki esir alacak. Teslim olmadan esir edilmenin bile onuru var. İyice bastı gecenin karanlığı...
Sayfa 12
Reklam
Çünkü insan ölümü, an an yaşayarak ölüme gidiyor.
Sayfa 12
Yürek sancım dindi. Ama dünyayı sırtımda taşımış ve altında ezilmiş gibiyim.
Sayfa 16
Ölmedim. Öleceğimi sandığım o geceki duygularımı, düşüncelerimi, elimden geldiğince olduğu gibi yazmaya çalıştım. Ölmedim ama, o geceki yürek bunalımım bana ölümün uyarışıydı.
Sayfa 17
Yabancısı olduğum dünyanın bu sayılı kalabalık kentinde bir haftadan beri ilk o gece bir başıma kalmıştım. Yabancı bir kentte insanın yalnızlığı daha bir katmerleniyor. Yalnızlıktan, içinde bulunduğum hava sanki yoğunlaşıp ağdalandı ve ben bu ağda içinde zorlukla kımıldıyordum. Bu ruh hali içinde, bilincimi içkide yitirip kendimi unutmaktan başka umarım yoktu. Kaldığım otelin dolaylarındaki pahalı restoranlara, gazinolara gitmek istemedim. Çünkü, kolalı insanlar, kolalı masa örtüleri, kolalı konuşmalar değil, buruşuk insanlar, buruşuk masa örtüleri, buruşuk konuşmalar arasında salt kendimle başbaşa kalmak istiyordum. Yan sokaklara daldım çıktım; öyle ki bir zaman sonra o büyük kentin içinde kendimi yitirdim. Yabancısı olduğum büyük kentlerde kendimi kalabalığın akışına bırakıp yitirmeyi seviyorum.
Sayfa 19
Reklam
Yalnızlığımı bölüşmek istemiyordum, hele böyle biriyle..
Sayfa 20
..ne iş yaptığını sordum. - Tülsü'yü seviyorum, dedi. Sorumu yanlış anlamış olmalıydı. - işinizi sormuştum, dedim. - Ben de söyledim, dedi, benim işim Tülsü'yü sevmek...
Sayfa 20
- Dünyada sevmekten önemli bir iş olur mu? Bugüne dek hep Tülsü'yü sevdim, ölene dek de hep seveceğim. En büyük mutluluk, insanın sevdiği işi yapmasıdır. Oysa insanların çoğunluğu, nerdeyse hepsi sevmediği işi yapıyor. Ne iş yaptığını sorarken, ne işle geçindiğini öğrenmek istemiştim. - işini sevmek ne demektir? diye sorup yine kendisi yanıtladı: Hergünün yirmi dört saati, uykunda bile sevdiğin şeyi düşünmek...
Sayfa 20
- Tülsü'yü ilk görüşüm gerçekle düş arası bir olay. Çünkü Tül sü'yü ilk görüşümü, babamın söylediklerinden anımsayabiliyorum. O zaman dört-beş yaşımda filan olmalıyım. Bir akşam üstüydü. Babamla, bir arkadaşının dükkânı önünde oturuyorduk. Bozuk kaldırımlı bir yokuştaydı dükkân. Önümüzden bir kız geçti, ya da geçmiş... Uzun saçlı, on dört-on beş yaşında bir kız, ya da bir kızmış.. Ben birden "işte bu kızla evleneceğim!" dedim, ya da demişim. Babam bu olayı o denli çok yineledi ki, onun anlatmalarından, olay gözümde sonradan gerçekleşti, kız da somut bir varlık oldu. Babam anlata anlata, anımsamadığım olayı yaşamış gibi oldum. İşte Tülsü o zaman gördüğüm kızdır. - Öyleyse şimdi seksenini aşmış olmalı... -Neden? - Siz dört-beş yaşınızdayken o on beşinde olduğuna göre... - Tülsü yaşlanmıyor ki... - Sonra gördünüz demek? - Hep onu arayıp duruyorum. Benim başka niçin bu kentte olduğumu sanıyorsunuz? Dünyanın bilmediğim bir yerinde, bilme diğim bir adreste yaşayan, beni bekleyen bilmediğim bir kadındır Tülsü.
Sayfa 21
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.