Milli mücadele döneminde yazılmış olan bu eser adeta o dönemin insanlarının yaşamlarını, duygularını, içlerinde yaşadığı çatışmaları net bir şekilde anlatmaktadır.
İstanbul'un İngilizler tarafından işgal edilmesini, işgalin sadece şehire değil insanlığa olduğunu, İstanbul ile Anadolu'daki Türkler'in nasıl bir tezatlık oluşturduğunu,
Osmanlı'nın son dönemlerinde bile Türkçe'nin sosyetede ne kadar bozuk konuşulduğunu bize aktarır.
Birçok Türk'ün yabancı dilleri kullanmasının bir nedeni İstanbul'da itilafçı birçok insanın toplum davetlerinde rol oynamasıdır.
Osmanlı sosyetesi İngilizleri, Fransızları ve birçok ülkeye mensup kişileri bağrına basmış. İşgal altında iken bile bazı insanların hiçbir şey olmamış gibi yaşamaları gerçekten şaşırtıcı bir şekilde anlatılmıştır.
Üç grup insan tipine yer verilmiştir; kendisini İstanbul'un sahibi sanan itilafçı grup, itilafçı gruba yaltaklanan grup ve Türkçülüğünü yitirmemiş grup. Türkçülüğünü yitirmemiş grup; itilafçı gruba karşı duyduğu nefreti, itilafçıları sevip sayan gruba karşı da beslemiştir doğal olarak.