"Peki, on dakika için olsun gözlerine kavuşmaya karşılık ne verirdin? Bunun için pek çok şey verirdin herhalde?"
Adam soruyu kafasında tartar gibi, dilini dudaklarının üzerinde dolaştırdı." Beş para vermezdim. Bu içimi nefretle doldururdu."
Inman, "Benim içimi nefretle doldurduğunu söyleyebilirim" dedi. "Görmek istemeyeceğim o kadar çok şey gördüm ki."
"Ben bunu kastetmedim. On dakika için gözlerimin görmesi ve ardından tekrar kör olmak; beni mutsuz ederdi."
Uzun süredir başladığı günün ona neler getireceğini düşünmekten vazgeçmişti. Çünkü düşünmek insanı umuda ya da umutsuzluğa sürüklüyordu ve her ikisinin de bir yararı olmuyordu.
Mutluluğun yolu insanın kendi doğasına uygun olan yoldur. Ancak insanın kendi doğasını ve özünü iyi bilmesi gerekiyordu. Yoksa, seçtiği yol sürekli dallanıp budaklanırdı ve rayına oturmazdı.
Bana içimdeki Tanrı'yı gösteren güç, beni de güçlü kılar; Tanrı' yı kendi dışımda hissetmek, beni bu yeryüzünde küçücük bir nokta haline getirir. Artık varlığımın bir anlamı yoktur. Unutulmuşluğun gölgesi altında giderek yok olurum.